Uyku, sadece insanoğlunun mecbur olduğu bir durum değildir. Hemen-hemen bütün memeli hayvanlar, hayatlarını sürdürebilmeleri için uyumak zorundadırlar. Uyku ile ilgili bilimsel çalışmalar, son 50-60 yılda büyük bir aşama kaydetmiştir. Beyin ise, çok kompleks ve hayret verici bir yapıya sahiptir. Bütün canlı organizmalar için beyin, kontrol ve komuta merkezi hükmündedir.
Uyku beden için mi yoksa beyin için mi daha gerekli olduğu ve uyku-beyin ilişkisi konusunda Prof.Dr. Sinan Canan, "Beynin Sırları" adlı eserinde şunları söyler: "Uyku hakkında ilk bilmemiz gereken şey, uykunun beden için değil, beyin için gerekli olduğudur. Genellikle uyku sürecini dinlemekle eşdeğer algılıyor olsak da bedensel dinlenme, uykunun sadece bir yan etkisidir aslında. Oysa beden, bir süre uzanıp hareketsiz kaldığında da rahatlıkla dinlenebilir. Fakat beynin dinlenmesi o kadar da kolay bir süreç değildir. Gün boyu hem dışarıdan, hem de bedenimizden kaynaklanan trilyonlarca bitlik bilgiyi işlemek zorunda kalan beynimiz, algılama sistemlerinin düzgün çalışması için her gün periyodik olarak bir "Bakım" dönemine ihtiyaç duyar. İşte bu bakım döneminin adına uyku diyoruz. Uyku, temel mekanizması itibariyle beyinde başlatılan ve esasen beynin doğru işlev görebilmesi için gerekli olan bir süreçtir. Beynimizin en alt kısmında, boynumuzun üst tarafında bulunan " Beyin Sapı" dediğimiz sinir sistemi parçası, otomatik ve yaşamsal işlevlerimizi kontrol eden sinir hücresi topluluklarını içerir. Kalp atım ritmimiz, soluk alıp vermemiz, yutma kusma reflekslerimiz ve daha birçok yaşamsal işlev, bu bölgelerdeki sinir hücreleri tarafından otomatik olarak kontrol edilir. Ayrıca beyin sapı bölümünde, milyonlarca sinir hücresinin karmaşık bir şebekeyle bağlandığı ve beyin dokumuz içerisinde önemli bir yer tutan "Ağsı Oluşum" denilen bir yapı da yer alır. Bu karmaşık şebeke yaptığı birçok işin yanı sıra üst beynimizin bütün bölümlerinin uyanık ve uyarıları değerlendirebilir bir durumda tutmasını sağlar. Bedenimizden ve dışarıdan gelen uyarıları alan sinirlerin neredeyse hepsi, bilgileri beynimize ulaştırmadan önce alt kademedeki bu şebekeye uğrayarak ve orayı da bu verilerden haberdar etmek durumundadır. Bedenimizin hareketlerinden, duygularımızdan, iç ve dış dünyadaki çeşitli özelliklerden kaynaklanan sayısız sinirsel uyarı, beynimize giderken bu Ağsı Yapıya da uğrar. Ağsı Yapı, bu uyarılar tarafından uyarılarak karşılığında beyin kabuğumuza uyarıcı sinyaller gönderir. Böylece beyni uyanık ve algıya/değerlendirmeye açık bir halde tutar. Beynimiz uykusuz yapamaz. Yunus ve Balina gibi suda yaşayan memelilerin, denizde yüzerken nasıl uyuduklarına bakıldığında memeliler için uykunun önemi bir kez daha ortaya çıkar. Bu hayvanlar, havadaki oksijeni solumak durumunda olduklarından suyun içinde uyuduklarında boğulma riski yaşayacaklardır. Bundan dolayı yunuslar ve balinalar, uyku dönemleri boyunca beyin yarımkürelerinin bir tanesini uyutup, diğerini uyanık tutarlar. Böylece dönüşümlü olarak bir yarım küre dinlenirken diğer uyanık yarımküre, hayvanın hayatta kalmasını sağlar?"
Bu durumu düşündüğümüzde, şu soruyu sormadan edemiyoruz. Acaba bu hayvanlar hangi fakülteyi bitirdiler? Uyku ve Yaşam üzerine nerede Mastır ve Doktora yaptılar ki bu kadar akıllıca ve rasyonel bir tavır sergiliyorlar? Olayların ve durumların arka planını dikkat alan ve çok boyutlu bir yaklaşımla meseleleri değerlendiren, analiz eden bir insan, Yaratıcının sonsuz gücünü, ilmini ve kudretini görür. Uyku, elle tutulmayan gözle görülmeyen, belli bir hacmi ve ağırlığı olmayan bir nesne. Onsuz bir hayat düşünülemez. Uykumuz gelmediği zaman, gidip marketten satın alma şansımız yok. Ancak görüyor ve anlıyoruz ki, insanoğlunun ve bütün memeli hayvanların Kontrol-Komuta merkezi durumunda olan Beynin gereksinim duyduğu en önemli unsurlardan biri uykudur. Uykusuzluk yaşayanların dengelerinin nasıl sarsıldığını görmek zor değildir. Sahip olduğumuz ama bazen farkında olmadığımız değerlerden biridir uyku. Yaratıcımız bizleri uyku gibi daha nice değerlerle donatmıştır. Bu değerlerin farkında olarak bir yaşam sürdürmek, hayattan zevk almak, haz duymak bir ayrıcalıktır. Bu yaşam sevinci içerisinde olup-biten olayların farkında olarak bir farkındalık oluşturmak, içiyle-dışıyla ve doğayla uyumlu ve mutlu bir yaşam sürdürmek ayrı bir güzelliktir. Bu güzelliği görenlere ve yaşayanlara selam olsun.Bu durumu düşündüğümüzde, şu soruyu sormadan edemiyoruz. Acaba bu hayvanlar hangi fakülteyi bitirdiler? Uyku ve Yaşam üzerine nerede Mastır ve Doktora yaptılar ki bu kadar akıllıca ve rasyonel bir tavır sergiliyorlar? Olayların ve durumların arka planını dikkat alan ve çok boyutlu bir yaklaşımla meseleleri değerlendiren, analiz eden bir insan, Yaratıcının sonsuz gücünü, ilmini ve kudretini görür. Uyku, elle tutulmayan gözle görülmeyen, belli bir hacmi ve ağırlığı olmayan bir nesne. Onsuz bir hayat düşünülemez. Uykumuz gelmediği zaman, gidip marketten satın alma şansımız yok. Ancak görüyor ve anlıyoruz ki, insanoğlunun ve bütün memeli hayvanların Kontrol-Komuta merkezi durumunda olan Beynin gereksinim duyduğu en önemli unsurlardan biri uykudur. Uykusuzluk yaşayanların dengelerinin nasıl sarsıldığını görmek zor değildir. Sahip olduğumuz ama bazen farkında olmadığımız değerlerden biridir uyku. Yaratıcımız bizleri uyku gibi daha nice değerlerle donatmıştır. Bu değerlerin farkında olarak bir yaşam sürdürmek, hayattan zevk almak, haz duymak bir ayrıcalıktır. Bu yaşam sevinci içerisinde olup-biten olayların farkında olarak bir farkındalık oluşturmak, içiyle-dışıyla ve doğayla uyumlu ve mutlu bir yaşam sürdürmek ayrı bir güzelliktir.
Bu güzelliği görenlere ve yaşayanlara selam olsun.