Ortadoğu'daki siyasi politikaların, ahlaki ve insani boyutu aranmıyor. Suriye'de kadın çocuk ihtiyar demeden, insafsızca süren bir savaşa dur diyen olmadığı gibi her taraftan ateşe benzinle giden bir durumla karşı karşıyayız. İsrail bir taraftan Türkiye'yi savaşa çekme heyecanını yaşarken, diğer taraftan da İran hem Suriye ve hem de PKK'nın Türkiye'yi yıpratmak için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.
Tersine Türkiye ise, İran'ı, İsrail'e ve ABD'ye karşı nükleer konusunda savunmuştu. Bu gün İsrail Suriye'deki savaşın devamından yanadır. Burada hem Türkiye zayıflıyor, Hemde orada muhalif olarak bulunan Müslüman kardeşlerin yok olması arzusu içerisindedir. Çünkü Suriye'de muhalifle kazanırsa yarın yönetim Müslümanların eline geçecek, Mısır gibi İsrail'e cephe alacaklarından korkuyorlar. Ortadoğu'da bu güne kadar rahatlıkla ve sürekli olarak Müslümanlara yaptığı zulmü artık yapamayacaktır. Filistin halkının meşru müdafaalarını savunacaklardır. Bu da İsrail'in işine gelmeyecektir. Bu nedenle İsrail Esed'i bombalamıyor, orada bulunan Müslüman kardeşlerin merkezlerini bombalamaktadır.
İsrail'in Suriye Muhaliflerinin vurmasının gerekçesi; İslami bir yönetim geleceğine, Esed' başta kalması onlar açısında daha iyidir. Yanı onun kendi açısında bir haklılık payı vardır. Türkiye'nin görüşü ise insanı bir görüş olarak bu savaşın bir an önce bitmesi, evini parkını her şeyini bırakıp canını kurtarmaya çalışan; çoluk çocuk ve yaşlı, kadın tekrar kendi yuvalarına dönme isteğidir. Bu insani beklentinin gerçekleşmesi içinde çaba gösterilmektedir. İran'ın buradaki mücadelesinin insani ve İslami boyutunu göremiyorum. Eğer gerçekten Suriye Halkının kurtuluşu için çaba gösteriyorsa, daha önceden Esed'in eski yönetiminde feragat ederek daha insani bir yönetime geçmesine çalışmış olsaydı. Bu hem insani hem de İslami boyutlu olduğunu anlardık. Ancak 50 yıldan beridir ki Esed ve babası Müslüman kardeşleri işkenceyle öldürürken İran'ın bu kadar duyarlığını görmedim. Bundan da görüyoruz ki İran'ın inancıyla uygulaması arasında çelişkinin olduğunu görüyoruz. Müslüman olarak biz Müslüman Ülkelerin Suriye konusunda menfaatten ziyade insani ve İslami faktörün ün planda olmasını bekliyorduk. Bir Ülkenin İslami hassasiyetleri ün planda tutmuyorsa O Ülkeye Müslümanların bakış açısı değişmelidir. İslam hiç kimsenin tekelinde değildir. Bu gün Suriye'de meydana gelen savaş, bir vahşettir, bir canavarlıktır. İnsanlık dramı orada yaşanmaktadır. Müslüman olan bu ateşin söndürülmesi için çalışmalıdır. Savaşın kızıştırması için değil. Her iki taraftan ölende Müslüman halklardır. Esed'in koltuğu için bu kadar değer yargıların altüst etmesine gerek varmalıydı. Bunlar az mı Müslümanların kanına girdi. O zaman İran'da o hassasiyeti göremedik.
Değerlerin harmanladığı insanlarının pusulasını bozdukları, İnancın gereği değil de Menfaatin gereğinin yapıldığı ve bunun da İslam kisvesi altında yapılması kadar tehlikeli bir durum yoktur. Allah Müslümanları ve insanları bu çarpıklıklardan muhafaza etsin