Dünya'yı imar etmek için yaratıldığımızı unutup, varlık alemini tahrip etmeye endeksli bir yapıya bürünmüş insanlık. Az olanla yetinmeme, çok olanı daha da çoğaltmak için başkaların hakkını gasp etme, yaşamın olmazsa olmazları arasındaki yerini çoktan almış; keder, üzüntü, stres ve acı yüzyılımızın sıfatları arasındaki yerini almış durumda. Yaşam rehberinden uzaklaştıkça, Dünya'yı tahrip etme katsayımız fazlalaşıyor. İnsanlık, doğru bildiğimiz yanlışlarımızın ağırlığı altında can çekişirken; küçücük çocuklar, bebeler daha ne olduğunu bilmeden ya yıkıntılar altında yada denizlerde boğulurken, diğerleri zaferlerini(!) yüzleri kızarmadan kutlayabiliyorlar.
Yaratılan her bireyin yaşam hakkı kutsaldır ve Allah cc'nin garantisi kapsamındadır. İnsan bedeninin kutsiyeti, yaratıcı nezdinde dünya ve içindekilerinden çok daha muteberdir. Onun içindir ki Yüce Allah cc Kur'anı Kerimde bunu bizlere beyan etmiştir: '' Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap'ta) şunu yazdık: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.(Maide 32)
Durum bu iken, bizler birbirimizi yiyip bitiriyoruz. Hayatını insan neslinin tüketimine adayan zalimler, kendilerinden önce yaşayan ve onlardan daha güçlü olan kişilerin yaşam öykülerine baksınlar. Onların hayatlarının nasıl bir sonla sonlandığını görecekler. ''Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah'ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.'' (Şuara 227) Hiç kimsenin yaptıkları hesap kapsamı dışında tutulmayacaktır. Bir gün mutlaka yaptıklarının hesabını verecektir. Burada olmazsa bile makam, ve servetin fayda etmediği diğer alemde hesabı kesilecek zalimlerin. ''Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.''(Al-i İmran 91)
Yalnız zulmedenler sadece kafirler değildir. Müslüman olduğunu söyleyip zulümde onlardan aşağı kalır yanı olmayan herkesin, kimliğine bakılmaksızın ameline bakılacaktır. Eylemleri kafirden farklı olmayan kişilerin cezaları da kafirlerden farklı olmayacaktır. Eylemlerin adreslerine dokunulacaktır korkusuzca. Suriye'yi koltuk sevdasının uğruna kan deryasına çeviren Esed ile Putin farklı bir muameleye tabi tutulmayacaktır. Küresel oyunun gönüllü figüranları olan İran'ın liderleri, İŞİD, kendilerine HİZBULLAH diyen örgütler ile ABD ve uşakları aynı CENENNEMİ paylaşacaklardır. Farklı olan tek husus cezanın süresidir. Kimi müebbede mahkumken, bazıları ise ağırlaştırılmış ceza ile cezalandırılacaklar. Oranın cezası, buranın cezası ile ölçülemeyecek derecede korkunç olacaktır. Kulun gücü ile Allah'ın gücü nasıl farklı ise cezaları da o oranda farklı olacaktır. Halbuki dünya nimetleri hepimize yeter ölçüde yaratılmıştır. Varlığımızın müsebbibi olan Yüce Yaratıcı rızkın kefili olduğunu beyan etmiştir. O'nun beyanı herhangi bir zorlamaya maruz kaldığında değişebilecek cinsten bir söz değil! Bunu esas kabul edip tövbe edenler hariç, kafirler ve zalimler yaptıklarına bin pişman olacaklar fakat iş işten geçmiş olacak. Dünyaya düzen verme telaşında olan, bu yüzden varlığını bu yola adamış olanlara selam olsun. Mazlumun yanında olup zalime kafa tutanlara selam olsun. Dünyanın geçiciliğine inanıp gözünü hak yolunda budaktan sakınmayanlara selam olsun. Ölmek ile kalmak hususunda emir kulu olanlara selam olsun.Ölüm sonrası için hazırlananlara selam olsun.