Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınında Türkiye'nin önümüzdeki günlerde ikin aşamaya geçebileceğini belirtirken, "Kontrollü sosyal hayatı ikinci dönemin stratejisi olarak görüyoruz" dedi. Kontrollü sosyal hayatı, maske ve sosyal mesafe kurallarına uyulmasının yanında 'riskli ortamlardan uzak durmak ve günlük hayatı riski minimalize edecek şekilde düzenlemek' olarak duyuran Koca, "Yeni hayatımızda kalabalık AVM, stadyum, tam kapasite çalışan asansörler olmamalıdır" dedi.
Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Koca, salgının Türkiye'deki seyrine ilişkin açıklamalarda bulundu. Koca, Türkiye'nin salgında geldiği noktanın dünyada takdir edildiğini belirtirken, "8 hafta süren kimi yoksunluklar, kontrolü elden bırakmamıza yetecek bir zaman değildir. Daha ötesi risk alınmış bir an bile hayatlara mal olabilir. Karıştığımız bir kalabalıktan salgın tekrar uç verebilir. Tedbir aklın mecburiyetidir" şeklinde konuştu.
Bağışıklık haritası için çalışmaların haftaya başlayacağını duyuran Bakan Koca, 150 bin kişiye test yapılacağını söyledi. "Becerebilirsek PCR'a ilave bir antikor testi de yapmak istiyoruz" diyen Koca, haritanın dünyada örnek olacağını, Türkiye'ye de rehber olacağını belirtti.
Koca, Ramazan Bayramı'nda sokağa çıkma yasağı uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin net bir açıklama yapmazken, konunun Bilim Kurulu'nda gündeme gelmediğini açıkladı. Camilerin dünyanın bazı yerlerinde açıldığını belirten Koca, benzer uygulamaların Türkiye'de de olabileceğini, önümüzdeki günlerde Bilim Kurulu'nda gündeme geleceğini söyledi. Koca, "Olabilecek gibi olursa daha çok tedbirli, belli kurallarla" ifadesini kullandı.
Bakan Koca'nın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Sekiz haftasını geride bıraktığın Koronavirüs'le savaşında dünyanın sana hayranlık duyduğunu bilmeni istiyorum Türkiye'nin başarıları dünyada bilim insanlarının ilgi konusu. Dünyanın öteki ucundan doktorlar Türkiye'deki meslektaşlarından bilgi alıyor. Dünyanın imrendiği başarının kahramanlarını görmek için gözünüzü başka yere çevirmeyin, bu başarının sahibi tedbirlere uyduğunuz ölçülerde sizlersiniz. Bu başarının sahibi sorumluluğu tek tek yerine getiren 83 milyondur.
"Bugüne kadar 294 bin insanın ölümüne neden olan, ekonomisi çok güçlü, hayat standartı yüksek ülkelerde topumsal düzeni dize getiren bir salgındır. Bu salgının 21. yüzyılın tarihine geçecek büyük bir olay olacağından artık çok eminiz. 8 haftalık mücadele uzun ve yorucu değildir, her günü kritik, yarını bugünden önemlidir. 8 hafta süren kimi yoksunluklar, kontrolü elden bırakmamıza yetecek bir zaman değildir. Daha ötesi risk alınmış bir an bile hayatlara mal olabilir. Karıştığımız bir kalabalıktan salgın tekrar uç verebilir. Tedbir aklın mecburiyetidir.
"Koronavirüs salgını 2. Dünya Savaşı'ndan sonra aynı anda tüm dünyanın konusu olan ilk olaydır. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra en çok insanın öldüğü ilk küresel ölçekli olaydır. Aynı anda ilk tüm kıtalara yayılan salgındır. Koronavirüs küresel dünyanın küresel salgınıdır. Salgın bizi hareketi sınırlamaya, izole olmaya, insanlarla aramıza fiziki mesafe koymaya, kontrollü yaşamaya zorluyor. Dün dünyada toplam 82 binden fazla vaka tespit edilmiştir. Salgının seyrinde herhangi bir değişiklik yok.
"Günlük test kapasitemiz 50 bine ulaştığı halde hastalığın gerilemiş olması sebebiyle bu şekilde bir test ihtiyacı doğmuyor. Covid-19'u düşündürecek şikayeti olanlara, pozitif vakalarla teması olanlara test yapılması bulaşma hızını düşürmüştür. Hastalığın toplum içinde bulaşma yollarının kesilmesinde uyguladığımız strateji önemli oldu. Bugün sayıları 6 bin 930'a ulaşan filyasyon ekiplerimiz bir hastayala teması olmuş 722 bin kişiye ulaştılar. Hastalığın yayılımını kaynağın hareketinden takiple kontrol altına aldık.
"10 Mart'tan itibaren uygulanan filyasyonla tedbir ve tedavi birbirini tamamladı, izolasyon sayesinde risk yönetildi. Maske kullanımıyla, solunum yoluyla bulaşan virüse karşı ciddi önlem alındı. 10 Mart'taki ilk vakayla başlayan süreçte hepimiz üzerimize düşeni yaptık. 29 Nisan'da günlük test sayısı 43 bin 498'e çıktı. Testteki artışa rağmen yeni hasta sayısı azaldı. Salgının 5. haftasından itibaren istikrarlı bir iyileşme içindeyiz. Şu anki şartlarda salgın kontrol altında.
"Geçen hafta olumlu net bilgiler ışığında Türkiye Koronavirüs'le birinci mücadelesini tamamlamıştır, ikin dönemin ilk günlerindeyiz dedim. Başarı ilk dönemde olduğu gibi yine tedbirlere bağlıdır. Virüsü taşıyan insanların tamamının izolasyon altında olduğunu düşünmek tehlikelidir. Virüs tam bilemeyeceğimiz bir dönem boyunca aramızda varlığını sürdürecektir. Son verilerin açıkça ortaya koyduğu gibi 1 hafta öncekinden çok daha iyi durumdayız. Buna rağmen tekrar ediyorum, salgın hastalıklar fırsat tutkunudur, virüse bu fırsatı tanırsak bir ay öncesine dönmek ihtimal dahilindedir, örnek olduğumuz dünyaya bu sefer ders olabiliriz, güç bizdeyken buna izin vermeyelim. Uyarılarımızın hiçbiri korkudan medet ummuyor, uyarılarımız toplum olarak bir sağduyu örgütlenmesine işaret ediyor, uyarılarımız salgın karşısında davranışın akla uygunluğu üzerinde duruyor. Bazı gündelik hevesler de 'bu kadar olsun' diye karşılanabilir ama bir pandemi sürecindeyiz. Pazar yeri kalabalığına tedbirsiz karışmak risktir. Koronavirüs'ten ödün vermek çikolatayla rejimi bozmaya benzemiyor. Riskle hangi ortamda karşılaşacağımızı bilemeyiz. Çok sağlıklı, belki de hiç belirti göstermeyen biri size hastalık bulaştırabilir, siz virüsü ondan alıp başkasının hastalığına sebep olabilirsiniz. Size geride bıraktığınız 8 haftadan başarısı kanıtlanan stratejimizden, bizler tek tek tedbir aldıkça 83 milyonun elde ettiği sonuçtan bahsettim. Bir kısmı endişe, bir kısmı somut tedbirlerle geçen 8 hafta bizi geleceğe bağlayan sağlam köprünün ayakları olmalıdır. 8 hafta istersek ne güçlükleri yeneceğimizin kanıtıdır. Türkiye olarak dünyada önce mücadelemizin ikinci dönemindeyiz. Geldiğimiz nokta o kadar umut verici ki çalışanların sağlığını korumak için test laboratuvarları açıyoruz. Bakanlık olarak yeni yaşamın gerektirdiği sağlık standartlarını oluşturuyoruz. Süreç tipik normalleşme değil, eski günler tam olarak geri dönmüyor. Salgın bir hayat biçimi getirdi ve nelerin mümkün olduğunu gösterdi. Bugün artık müzik grupları her üyenin kendi bilgisayarından internet üzerinden veriyor. Büyük kurumlarım toplantıları videokonferanslarla yapılıyor. Bu dünya Vuhan öncesi dünya değil, yeni normaller, yepyeni imkanlar keşfediyoruz.
"Kesin olan şudur, tarihteki tüm salgınlar gibi yeneceğiz. Tedbir kabiliyeti yüksek bir grup olarak yeni hayatımızı hemen kurmalıyız. Kalabalık kuyruklar, AVM, stadyum, pazar yeri kalabalıkları, üç kişinin yan yana oturduğu koltuklar, tam kapasite çalışan asansörler olmamalıdır. Salgın sürecinde doğan tedbirli hayat tarzına kontrollü sosyal hayat diyoruz. Bu hayat, söylediklerimizin yalın ifadesidir, hepimizin ortak katkılarıyla gelişecektir. Bu mücadelenin profesörleri, bizler kontrollü sosyal hayatı ikinci dönemin stratejisi olarak görmekteyiz. Beklentimiz bugüne kadar olduğundan çok daha sıkı biçimde uymanızdır. Virüsün bulaşma kabiliyetinin yüksek olduğu kesindir. Birey olarak her birimiz için kontrollü hayat maske artı sosyal mesafe demektir. Aynı zamanda riskli ortamlardan uzak durmak, günlük hayatımızı ise riski minimalize edecek şekilde düzenlemektir. Bir şey olmaz cümlesinin üstünü çizmenizdir. Başarıyla uygulanması kurumların katkılarına, alacakları tedbirlere bağlıdır. Bu sosyal alanın yeniden düzenlenmesiyle mümkün olacaktır. Örneğin ulaşımda yeni bir oturma düzenine gidilmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Virüsün yayılmasına, bireyler iççin risk oluşturmasına elverişli her ortamın düzenlenmesi bu kapsamdadır. Kontrollü sosyal hayat bireyler için kolaylaştırıcıya sahiptir. Hayat eve sığar mobil uygulaması riskler konusunda baştan bilgilendiriyor. Örneğin hizmet almak istediğiniz bir ortamda son 3 gün içinde pozitif tanı konu biri bulunmuşsa risk rehberiniz sizi uyarıyor.
"Yerel yönetimlerden özel sektöre hayatın tüm taraflarına sorumluluk düşmektedir. Bu yeni döneme tam olarak girebilmiş değiliz. Bu 8 haftanın pandemi şartlarıyla mücadele açısından kısa bir dönem olduğunu tekrar hatırlatmalıyım. Zorunluluk yoksa dışarı çıkmayalım, işimiz ya da ihtiyaçlar için dışarı çıkmışsak yoğunluğu az yerleri tercih edelim. Tedbirleri esnetenleri ya da risk yokmuş gibi davrananları uyaralım. Kontrollü sosyal hayat, salgınla mücadelede sorumluluğun paylaşıldığı hayattır. Bu noktada sağlamamız gereken şey güçlü istikrardır. Sağlık ordumuz bu istikrarı güçlü şekilde gösteriyor, devlet kurumları bakanlığımızın geliştirdiği tedbirlere duyarlı. Salgını kontrol altına altına, sosyal hayatı da kontrol altına alabilirsek güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
"Turizm Bakanlığı'mızla yoğun bir çalışma dönemi geçirdik ve devam ediyoruz. Bilim Kurlu'muzun da bu anlamda alınması gereken tedbirleri belirtip sezonun açılmasıyla tedbirlerin nasıl devam edebileceğiyle ilgili plan yapıldı. Bayramdan sonra kontrollü olmak kaydıyla yurt dışında gelenleri test yaparak bunu daha sağlıklı götürme eğilimindeyiz. Erken dönemde testlere başlamış olarak, PCR'la bunu yapmak istiyoruz. Devamında da işletmelerin ve çalışanların hangi kurallara uyması gerektiğiyle ilgili rehber hazırlanmış oldu. Bunu da hem çalışanlar, turistler, hangi tedbirlere uymaları gerektiğini görmüş olacak. Hangi hastanelerimizin işletmelerle yakın irtibat içnde olması gerektiğiyle ilgili bütün hazırlıklarımızı yaptık, bayramdan sonra kontrollü şekilde devreye alma gayreti içinde olacağız.
"Konuşmamda genel anlamda yeni normalin özellikle nasıl olduğu ve bu kontrollü sosyal hayat olarak tanımladığımız ikinci dönemde maskenin ve sosyal mesafenin ne kadar önemli olduğunun altını çizdim. Biz kalabalık ortamlar oluşturmadan mesafe kuralına uymak şartıyla daha kontrollü bir dönemle yeni bir salgına kapı açmayacağımızı düşünüyoruz. Yer yer bu kurallara uyulmadığını görüyoruz, bunların asla ve asla olmaması gerekiyor. Çünkü 83 milyonun sağlığı önemlidir. Hepimiz uygun ifade tarzlarıyla birbirimizi uyarabiliriz. Bu toplumun genelini ilgilendiren bir salgından bahsediyoruz. Hiç kimsenin kendi başına istediği gibi hareket etmeye hakkı olamaz. Eğer bu tedbirlere uyma içinde bir gayrette olursak ikinci bir dalganın olma durumunu önlemiş oluruz. Bütün tedbirleri devre dışı bırakırsanız... Biz kalabalıkların oluştuğu dönemden sonra vakaların arttığını görüyoruz. Biz bu dönemin kontrollü bir sosyal hayat dönemi olduğu, en önemli kurallarının da mutlak maske ve mesafe olduğunu bilmeliyiz, birbirimize de hatırlatmalıyız.
"Bağışıklık haritası için 150 bin kişinin kimler olduğu dahil olmak üzere tespit edildi. Bu dönemde PCR testini yapmak istiyoruz ama becerebilirsek PCR'a ilave bir antikor testi de yapmak istiyoruz. Muhtemelen haftaya başlamış olur. 150 bin kişiye yapılacak son derece önemli bir çalışma olacak. Bundan sonraki süreçte bize de rehberlik etmiş olacak.
"Aile sağlığı merkezlerinde çalışan arkadaşlarımız çok yoğun gayret gösterdiler, teşekkür ediyorum. Bu başarıda önemli katkıları olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili ben özellikle mart, nisan, mayıs aylarında kendilerine ek bir ödeme yapılması konusunda çalıştığımızı söylemiştim. Yine aynı şekilde yapılması için bir çalışma içindeyiz, önümüzdeki günlerde netleşmiş olur.
"Finallerin üniversitelere bırakılarak gerektiğinde yüz yüze yapılması şeklinde bir yaklaşım söz konusuydu. Haziranda hem LGS'nin, hem de YKS'nin yapılacak olmasının bir hareketliliğe sebep olacağını düşünüyoruz. Finallerin de yapılmasının bu hareketliliği artıracağı kaygısı oluştu. Olabildiğinde dijital yapılması yaklaşımımıza da YÖK aynı gün karar vererek yüz yüze sınavların yapılmaması kararını aldı.
"Ramazan Bayramı'nda sokağa çıkmayla ilgili bu bir hükümet kararı, bunula ilgili önümüzdeki günler salgının seyri bunda etkili olacak. Seyrine göre gündeme gelmiş olur, hükümet ve sayın Cumhurbaşkanı'mız gerekli açıklamayı yapmış olur. Bilim Kurulu'nun gündemine gelmedi.
"Pandemi hastaneleri planlanırken özellikle bu dönemde çok amaçlı pandemi hastaneleri ağırlıklı bildiğiniz gibi, geçici yapılan hastane şeklinde. Sonrasında devre dışında kalan yapılar olarak yapıldı, Çin dahil. Türkiye'de hastane doluluk oranlarımız yüzde 30-32'lerdeydi, yoğun bakım doluluk oranlarımız yüzde 60'larda demiştim. Bu hastaneleri doluluğumuz olduğu için yapmıyoruz demiştim çünkü çok amaçlı hastaneler olarak planlıyoruz demiştim. Özellikle havaalanı da zaten rahat kullanılabilir durumda. Bizim özellikle deprem için, afetler için, salgın için hastanelerimiz var mı? Yeri geldiğinde pistiyle deprem ve afet döneminde kullanılabilir hastaneler olacak. Bunu salgın ve pandemi döneminin hastanesi gibi düşünmedik ve düşünmüyoruz. Yeri geldiğinde biz sağlık turizmi için de kullanmak istiyoruz ve kullanabiliriz. Sağlık turizmiyle bu hastaları buraya getirme çalışmaları içindeyiz. Bu Türkiye için bir zenginlik, lütfen görmüş olalım.
"Camilerle ilgili doğrusu dünyada yer yer bazı uygulamaların olduğunu biliyoruz. Türkiye'de de benzer, özellikle salgının seyrine göre, gündeme gelebilir. Bilim Kurulu'nda bu anlamda bir gündem olmadı ama önümüzdeki günlerde gündeme gelmiş olur. Olabilecek gibi olursa daha çok tedbirli, belli kurallarla.
"Bulaştırma değeri İstanbul'da bir bölgede 16'ya kadar çıktı, ama il bazında 4,5-5'leri gördüğümüz dönemler oldu. Şu anda Türkiye'nin 1,56 olduğunu söyleyebilirim.
"Öngörülebilir derken bizim öngördüğümüz. Biz toplumdaki hareketliliğe göre bu salgının önümüzdeki günler nasıl seyredebileceğini önceden tahmin edebiliyoruz. O hareketlilik doğrultusunda baktığımızda bir önceki hafta o hareketliliğin arttığını gördük. Özellikle normalleşmenin başladığı hafta başı yoğun bir hareketlilik oldu. Biz bir hafta-10 gün sonrası için bu değişimin olabileceği beklentisi içindeyiz. Bugün ve yarın daha dengeli bekliyoruz ama önümüzdeki günler aşağı doğru olabileceği beklentimiz var. Bunu bir tahminden öte hareketlilikle doğru orantılı olduğunu bilerek öngörülebilir ifadesini kullanmıştım."
T24.com.tr
Güncelleme Tarihi: 14 Mayıs 2020, 00:53