Biliyorum!
Yazacaklarıma karşılık verecek yazıyı yazma kabiliyetiniz yok, o yüzden üzerinize fazla gelmeyeceğim.
Biliyorum!
Geçen yazdığım yazıdan sonra insanların yüzüne bakarken 'acaba bu da o yazıyı okumuş mudur' diye içinizden geçirip kendinizi birer sümüklü böcek gibi hissediyorsunuz.
Biliyorum!
250 lira harcayarak açtığınız ve bir kişiyi bile istihdam edemediğiniz sitelerle sadece belediyeleri yalayarak ayakta duruyorsunuz. Ve onlar olmasa aç kalacaksınız.
Biliyorum!
Saldırmazsanız, şantaj yapmazsanız ve baskı uygulamazsanız kimse size sadaka dahi verme ihtiyacı hissetmeyecek. Çünkü takdirlik hiçbir kabiliyetiniz ve yeteneğiniz yok.
Biliyorum!
Patlattığımız haberlerden birinin dahi elinize geçmesi halinde yapacağınız şantajla nasıl köşe dönme hayali kuruyorsunuz. Ve bunun için beni ezmek ve o tür haberlerin sadece size gelmesini sağlamak istiyorsunuz.
Biliyorum!
Bırakın sansasyonel bir haber yazmayı asayiş haberi yazmasını dahi beceremiyorsunuz. Bu yüzden tek sermayeniz çirkefliğiniz ve tuzak kurduğunuz sahte hesaplarınız.
Biliyorum!
Ürkek, tırsak ve pis işleri ayyuka çıkan siyasetçi ve bürokratlara yaptığınız şantajlar karşılığında size sürekli atılan kemiklerle şımarıp bu hale geldiniz.
Biliyorum!
Huzur-u ilahide 'Yarabbi, bize verdiğin cezanın iki katını bu rüşvetçi bürokratlara ve siyasetçilere ver çünkü bizi bu hale onlar getirdi ve yoldan onlar bizi çıkardı' diye yalvaracaksınız.
Biliyorum!
Belki kısa vadede size her karşılık verdikçe 'bu çakallarla aynı kefeye girme' diyen arkadaşları haklı çıkarırcasına saldıracaksınız. Ama karşınızda bu defa pis işler çeviren siyasetçi ve bürokrat olmadığını ve bu defa sert bir kayaya tosladığınızı en kısa zamanda arkadaşlarım gibi siz de anlayacaksınız.
Biliyorum!
Patronun sesi bir yayın organı olmadığımızdan bu cüreti kendinizde buluyorsunuz. Sizin pisliklerinizi ulu orta dökmek için uğraşmayacağımızı bildiğiniz için saldırıyorsunuz.
Biliyorum!
Karşımda esas duruşta duranlar ve özelden emrim olup olmadığını soran korkak ve kişiliksiz sinsilerin kışkırtmasından dolayı bu hale geliyorsunuz.
Biliyorum!
Gittiğiniz her yerde 'habercilik mi yapıyorsunuz' denilerek yaptığımız habercilik size örnek gösteriliyor ve bu şekilde aşağılanıyorsunuz. Onun için kur kur kuduruyorsunuz.
Biliyorum!
Sonunda iyiler kazanacak. Tıpkı örnek aldığınız ve yolundan yürüdüğünüz şantajcılar karşısında mücadele verenlerin kazandığı gibi.
Biliyorum!
İçinizde çok çok iyiler var. Ama bir kabın içerisinde olduğunuzu ve çamur gibi onlara da bulaşacağınızı şimdilik akledemiyorlar.
Biliyorum!
Aslında asıl mesele Çanakkale değil.
Ve biliyorum!
Biraz daha yazarsam sizin yüzünüzden insanlar insanlığından utanacak.
Mustafa Arısüt / Gazete İpekyol