Sorunlar Yumağı Milli Eğitim Müdürlüğü

Dün "Yükseköğretime Geçiş Sınavı" yani YGS yapıldı. Siverek'te 7 bin adayın ter döktüğü sınavda çok iyi dediğimiz öğrenciler bile 160 sorunun yarısına zar zor cevap verebiliyor. Öğrencilerimizin sınavda göstermiş başarısızlık tablosu ortada iken eğitime ilgisiz alakasız insanlar platformlarda konuşarak "eğitim sorunları konuşuldu ve çözüm önerileri dinlendi" diyebiliyor.

Ama sadece konuşarak çözüyorlar! 

Bu yazımda ilçenin eğitimden sorumlu olan tepe makamına değinmek istiyorum. Bakalım çocuklarımız hangi özelliklere sahip yöneticilerin idare ettiği sıralardan geçiyor? 

 

Siverek Milli Eğitim Müdürlüğü dendiği zaman aklınıza ne geliyor desem eminim ki özellikle eğitim camiasında olan okurlarımız şunu diyecektir. "Yalan-dolan" iki kelimeden ötesi yok! 

Yıllardır bu ilçede o koltukta oturup işini hakkı ile yapan en son kimdi diye sorsam herhalde hiç biriniz hatırlamazsınız; çünkü baya uzun zaman oldu öyle birinin o koltukta oturmayışı. 

Peki, sorun koltuğa oturan kişilerde mi yoksa o kişileri getirip o koltuğa oturtanlarda mı? 


 

Bence her ikisi de sorun, hem de büyük bir sorun. Eğitim yuvası olan okullarımızda siyasetçilerimizin olma arzusu okul iradecileri ve öğretmenleri atama arzuları kısacası eğitimin her alanında olma istekleri başlı başına sorun muhakkak; ama şu da bir gerçek ki işin hakkını vererek yapan birileri olursa bu böyle olmaz. Yıllardır Siverek'te gücü elinde bulunduran herkes kendi sistemini kurmanın peşinde, kimse çocuklarımız heba oluyor bunun önüne geçelim demedi. Herkes menfaatini düşünerek, "aman şu işime engel olunur," "aman şu ihaleyi alayım" diyerek sorunları görmezlikten geldi; artık bu davranış biçimi öyle bir hale geldi ki vurdumduymazlık alışkanlık haline geldi insanlarda. 

 

Siverek Milli Eğitim Müdürü'nün siyasi otorite ile o makamda olduğunu biliyoruz, hatta Milli Eğitim Müdürlüğü makamının bir basamak olarak kullanılmak istendiğini de biliyoruz. Biliyoruz ama sorunu biz kendimiz çözemiyoruz, çünkü biz "Halk" olarak koyun olmayı çoktan kabul ettiğimiz için kafamız önümüzde otlanıyoruz. Oysa az bir şey kafamızı kaldırsak ilerde bizleri bekleyen sorunları göreceğiz. 

 

Mili Eğitimde sorunların ayyuka çıktığını sene başında ortaya çıkan ücretli öğretmen skandalı ile öğreniyoruz. Ücretli öğretmenlik için başvuru yapan öğretmen adaylarının puanlamaya göre değil de sözde güvenlik soruşturmasına göre yapıldığı söylendi. Aradan geçen süre zarfında aslında olayların göründüğü gibi olmadığını, Milli Eğitim Müdürünü o makama getirenlerin ve sendikaların liste savaşı olduğunu İlçe Kaymakamı ve Milli eğitim müdürünün restleşmesinden anlıyoruz. Peki, sonra ne oldu? Sonuç olarak İlçe Kaymakamı gitti! 

 

Peki, bu güç savaşları yaşanırken okullarda ve öğretmenlerde durum nedir diye kimsenin umurunda olur mu sizce? Cevap hayır.

 

Milli Eğitim işlevsiz hale gelince ilçeye atanan öğretmenler Milli Eğitime gittikleri zaman okul sorunlarını anlatacak muhatap bulmazken kendisinin bile işlevsiz olduğunu bilen şube müdürleri bu öğretmenleri "işini çözerse şu sendika başkanı çözer" diyerek sendika başkanlarına yönlendiriyorlar. Bazı şube Müdürleri "köy ağası" misali öğretmenlere "maraba" gibi muamele yapması ise cabası. 
 

Çeşitli gerekçelerle görevlendirme isteyen öğretmenlerin, görevlendirmesini yapmayan ancak sendika veya tanıdık eş dost olunca istediği yere görevlendirme yapan, okulunda idarecisinin usulsüzlüklerini BİMER'e şikâyet eden öğretmenin şikâyeti Milli Eğitime gelince sümen altı yapıp konu kapatılarak idareciye, "bak şu öğretmenin seni şikayet etmiş" diyerek öğretmen ve idareciyi karşı karşıya getiren, oluşturulan çeşitli komisyonlarda bulunan öğretmenlerin komisyonda olduklarını sonradan öğrenmesi buna itiraz eden öğretmene ise hiyerarşiden dem vuranlar, Cemaat ve AKP çatışması sonrası kapatılan dershanelerden sonra özel okula dönüşen ve Temel Lise diye eğitim veren dershanelerde ise notları şişirilen boş beyinlere ne demeli? 

Şu ana kadar yazdıklarımı düşünün bir?

İşin içinden çıkamadınız değil mi?.

O zaman devam edelim?

Taşımalı eğitim sistemi ile birlikte Ağalık bitti dediğimiz noktada devlet yeni ağalıklar ortaya çıkardı. Çocuklar okusun diye taşımalı eğitimi faydalı kullanmaktansa onun da bir hile hurdasını bularak sırf daha fazla para kazanayım diyenlere sesleniyorum bu çocuklar sizin çocuklarınız insaf! Her yıl taşıma ihalesi diken üstünde yapılır. Ortam o kadar gergin olur ki 1 km için bile cırna çıkaran, tehdit eden müteahhitler var. Hele ki bazıları iki aracın yapması gereken işi tek araçla yapmak istemesi ve bunu denetleyen görevlilerin göz yumması ile perişan olan yine çocuklar oluyor. Buna karşın Milli Eğitim üç maymunu oynamaktan başka bir şey yapmıyor. Çünkü ihaleyi alanlar ya kendilerini o makama getirenlerin yancıları, ya da iş gördükleri şahıslar olunca gittiği yere kadar gitsin mantığı ile hareket ediyorlar. 


 

Taşınan bu öğrencilerin birde yemek durumu var tabi?

 

İktidar her öğrenci için 3 TL yemek parası verirse, hani sırf "ben taşımalı öğrencilere yemek veriyorum" diyecek ya, işte varın o hazırlanan menüyü siz düşünün! Bu yıl sosyal medya da okullara dağıtılan yemeklerin fotoğraflarını gördük bol bol, bu fotoğrafların öğrencilere nasıl kaliteli yemek! Verildiğinin ispatı.

Peki, bunu ben biliyorsam Milli Eğitim Müdürlüğü bilmiyor mu? 

Eskiden eksik olan dersliklerden dert yanardık. Son birkaç yıl içinde yapılan okul sayılarının artması ile tablo biraz daha iyimser eski yıllara oranla. 

Ancak?

Yapılan bu okulları teslim alanlar "sarhoş" bir şekilde mi teslim alındı tutanağını imzalıyor. 

Ya da imzalamak zorunda mı kalıyor? 

İnsaf?

Devletin bu yatırımlarını sırf birkaç kuruş daha fazla kazanacaksınız diye bu şekilde yapmaya ne hakkınız var sizin. Bu okulların çatısı altında sizin çocuklarınız okuyacak. Onu bile düşünmüyor musunuz ki kalkıp bunları bu çocuklara reva görüyorsunuz. Gelin beraber köylerde ve merkezlerde yeni yapılan okulları gezelim. Bu eksikleri aksaklıkları hatta dökülen binaları beraber görelim. 

İşte dün YGS'ye giren öğrenciler böyle idare edilen Okullardan mezun oluyorlar! Elbette işini hakkı ile yapanları söylediklerimizin dışında tutuyoruz ama genel anlamı ile tablo böyle. 

Saymakla bitmeyen bu sorunlar varken herkese mavi boncuk dağıtan Milli Eğitim Müdürümüz o işler olmuyor böyle! Sizce eğitim sorunlarında baskın olması gereken Sendikalarımız ne yapıyor?

Onlara da bir sonraki yazımda değineceğim bakalım neler yapıyorlarmış?


 

Devamı gelecek

YORUM EKLE