Bir binayı veya köprüyü projelendiren mühendisler, o yapıda kullanılacak demirin kalınlığını, Kolon ve kiriş adedi ile çimento, kum ve su miktarını bile yaptıkları hesap sonucu bilirler. Yine bu yapının depremlere karşı dayanıklılığını ve ömrünü, yaptıkları mühendislik hesapları sonucu bilirler. Bir makine mühendisi, prototipini yaptığı makinenin yapımında hangi parçaların kullanılacağını bu aracın hangi aralıklarla bakıma ihtiyaç duyacağını, hangi tür yağ ve yakıtın kullanılacağını; rutin bakımları yapılmadığı zaman aracın parçalarının zarar göreceğini; bu araç düzenli kullanıldığında hizmete tabi ömrünü bilirler. Bunu bildikleri için aracın kullanma kılavuzunu da hazırlayıp müşterilere onu araçla birlikte sunarlar. Düzgün kullanımı halinde kaç yıl garanti kapsamında olacağını da kılavuz kitapta belirtirler.
Bir doktor, hastasının yapılan tahlil ve tetkikleri sonucu hastalığının ne olduğunu, verilen ilaçların düzgün kullanılması halinde Allah'ın dilemesi ile kaç günde iyileşebileceğini; şayet ağır bir hastalık geçiriyorsa ilaçların da kendisine fayda sağlamayacağını, alınan ilaçların sadece hastayı rahatlattığını fakat ilerleyen hastalığını durduramayacağını bilir. Bunun yanında hesapların üzerinde bir hesap var. Allah dilerse onun o ağır hastalığını giderir ve onu sapasağlam yapabilir. Biz normal şartlardan bahsediyoruz. Olağanüstü haller zaman zaman hayata sürpriz katsa da asıl olan rutindir.
Derslerini, düzenli bir şekilde çalışmayan bir öğrencinin de yapılacak sınavlarda başarılı olamayacağını bu durumunu sürdürmeye devam ederse sınıfını geçemeyeceğini öğretmeni tarafından bilinir. Bu örnekleri diğer meslek guruplarını katarak çoğaltabiliriz.
Biz insanlar hangi dalda uzman isek, o işin detaylarını sıradan insanlardan daha iyi biliriz. Bizi yaratan Rabbimiz de, hangi olaylar karşısında ne tür tepki vereceğimizi, ne tür koşullar sonucu hastalanacağımızı ve ne zaman öleceğimizi bilir. Yüce Allah bize güçlü bir beden vermiş. Bu bedeni taşıyan ve motor görevini gören ruh vermiş. Muazzam bir beyin ve muhakeme gücü vermiş. Doğru ile yanlışı ayırabilme kabiliyetini bahşetmiş. Dolayısıyla bilim insanları çalışmalarında ve keşiflerinde insan vücudundan ilham almışlardır. Bizim yaşam kılavuzumuzu elçileri aracılığı sunan Rabbimizden ilham alan bilim insanları da, ürettikleri araçların kullanma kılavuzunu müşterilere sunarlar. Allah cc nin insanın sapmaması ve arıza çıkarmaması için indirdiği kitap ile bilim adamlarının ürettikleri makine ve teçhizatın kullanım kılavuzu ne kadar da benzerlik arz ediyor. Gerek kendimiz gerekse araçlarımız için talimatnameye uyulmadan yapılan kullanım hataları sonucu oluşan arızalar garanti kapsamından değerlendirilmiyor. Dolayısıyla zararlı çıkmama adına her şartta rabbimizin bizim için uygun görüp yazdığı kılavuza uymamız gerekmektedir. İlginçtir ki, insanoğlu kullandığı araçlarda bu kurallara azami şekilde uyuyor lakin aynı duyarlılığı kendisi için göstermiyor. Oysaki kendimiz araçlarımızdan daha uzun ömürlü yaşıyoruz. Kuralsız bir yaşamın performansı her zaman düşüktür. Arızalara açık bir pozisyondadır. Yaşamdan istenilen mutluluğu yakalamanın şartı kullanım kılavuzuna uygun bir hayat yaşamaktır! Sosyal bir varlık olan insan, arızalandığı zaman sadece kendisi etkilenmez. Toplumda kendisine biçilen rol oranında diğer insanlar da etkilenir. Bu arızada bazen kişinin kendisi, bazen tabii olduğu ailesi, bazen reisi olduğu kabilesi, bazen sorumluluğundaki cemiyeti, bazen de bir ülke hatta dünya etkilenir. Bu etkilenmenin derecesini, meydana gelen arızanın büyüklüğünün yanı sıra toplumda üstlendiği rolün da büyük bir etkisi vardır.
Dolayısıyla her insanın reçetelerini Kur'an eczanesine arz etmesi elzemdir; lakin yönetici pozisyonundaki insanlar için bu daha çok önem arz eder. Ruh ve bedenden müteşekkil olan bizlerin, her türlü hastalık hallerimizin tedavisini bu eczaneden temin edeceğimiz emir, tavsiye ve sakındırmalarla mümkün olur. Şimdi konuyu anlaşılır kılmak adına, ayet ve hadisler ışığında yaşam standartlarımızı nasıl düzenleyip yükseltebiliriz ona bakalım.
BİR KAÇ ÖRNEK
Bizleri besleyip büyüten ana baba ile ilgili problemlerimiz mi var? Onların yaşlı ve hasta hallarine tahammül edemiyor muyuz? Bu Eczanede bize göre emir, tavsiye, sakındırma ve perhiz ilaçları bulunur:
1-Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, annenize ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf! bile deme! Onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet et (diyerek dua et!)"(isra-23-24) Ayette Allah'a cc imandan hemen sonra ana babaya saygının zikredilmiş olması önemlidir.
Allah'ı ilâh tanıyın, candan Müslümanlar olarak Allah'a bağlanın, Allah'a kulluk ve ibadet edin, O'nun şeriatına bağlanın, O'na boyun eğin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, gizli şirke düşmeyin.
Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yakınlığı olan müslüman komşulara, yabancı, gayrimüslim komşulara, yanında bulunan arkadaşlara (eşine, hizmetkârlara ve arkadaşlarına), yolda kalan muhtaç yolcuya, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köle, câriye ve hizmetkârlara ve sözleşmeli işçilerinize devamlı iyi davranın, ihsan ile muamelede bulunun. Allah kibirlenen ve övünen hiç kimseyi sevmez. (Nisa-36)
2 Nebi (sav) şöyle buyurdu: ''Ana-babası, yanında yaşlandığı halde, [onların rızalarını alamayıp] Cenneti kazanamayan kişinin burnu yerde sürtünsün.'' Ravi diyor ki Resulullah (sav) ''burnu yerde sürtünsün'' sözünü üç kez tekrarladı.
Komşular ile ilgili bir sorun mu yaşıyoruz? Hemen eczaneye gidelim. Mutlaka Allah ve Resulünden derdinize deva bir şeyler bulacağız:
4- ''Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.'' (Nisa-36)
5- Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Resulullah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) üç defa: "Vallahi iman etmemiştir, vallahi iman etmemiştir, vallahi iman etmemiştir." dedi. Ashab: "Kim iman etmemiştir ey Allah'ın Resulü?" dediler. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Komşusu şerrinden emin olmayan kimse." (Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel)
6- Enes b. Malik (Radıyallahu Anh)'den rivayetle Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:"Komşusuna eziyet eden bana eziyet vermiş, bana eziyet eden de Allah'a eziyet etmiş olur. Komşusu ile harp eden benimle savaşmış, benimle savaşan da Allah'la savaşmış olur." (İbn Hıbban)
Faiz hastalığına mı bulaştınız? Bu hastalığı önemseyin, ilerde başınızı çok iş açabilir. İyisi mi Kur'an eczanesine gidin ve derdinize çare arayın. Yalnız reçetedeki uyarı, sakındırma ve tavsiyelere uyunuz!
7- '' Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alışveriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.'' (Bakara-275)
Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız faizden arta kalanı bırakın. Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulü'ne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tövbe ederseniz artık sermayeleriniz sizindir. Böylece ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz. (Bakara 278-279)Mağlubu belli olan bir savaşa ancak galip olan tutuşur. Mağlup kişi yenilginin mukadder olduğunu bildiği bir savaşa tutuşmaz. Allah ile savaşmak isteyen bir varlık yenilgiyi ve cezayı peşinen kabullenmiş olmalı.
8- Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
"Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
'Faiz yetmiş üç çeşittir. Onların günah cihetinden en hafifi, kişinin annesi ile zina etmesi gibidir. Bilin ki, faizin en şiddetlisi Müslüman kişinin ırzıdır!' buyurdu."
Hakim 2259, İbni Mace 2274, İbnu'l-Carud 647, Albânî Cami 3539
Cabir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
9-"Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) faiz yiyene, yedirene, faiz muamelesini yazan kimseye ve bu muamelenin şahitlerine lanet etti! ve:
'Onlar günahta eşittir!' buyurdu."
Müslim 1598/106, Ebu Yağla 1849, İbnu'l-Carud 646, Beyhaki 5/275, Begavi 2054, Ahmed 1/393, 3/304, Tayalisi 343, İbni Hibban Mevarid 1112
Devam edecek