T24 Haber Merkezi
Basın meslek örgütleri, "MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı sonrası hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan T24 yazarı Tolga Şardan'a destek olmak ve tutuklamaya tepki göstermek için T24 Ankara ofisi önünde bir araya geldi. Gazeteciler Cemiyeti'nden Kenan Şener'in okuduğu basın açıklamasında, "Şardan’a apar topar soruşturma açılması, evinde ve belgelerinde arama yapılarak gözaltına alınması ve tutuklanması ülkemizdeki tüm gazetecilere yönelik ağır bir gözdağıdır" denildi. Açıklamada, "Türkiye’de son 35 yıldır içişleri, emniyet, yargı bürokrasisi ve ilgili siyasetçilerle her zaman gazetecilik çerçevesinde ilişki kuran Şardan, işlediği konuları titizlikle kaleme alan, yazdığı haber ve kulis bilgileriyle kurumlardaki sorunlara büyüteç tutan kıdemli ve saygın bir gazetecidir. Meslektaşımız Şardan’a ve gazeteciliğine kefiliz" ifadelerine yer verildi.
T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu da yaptığı açıklamada, "Türkiye’deki infaz rejiminde insanların haklarını gasp ederseniz, insanları soyarsanız tutuklanmıyorsunuz, cezaevinde yatmıyorsunuz. Gazeteciler ise peşinen cezalandırılıyor. Tolga Şardan’ın tutuklanmasının tek sebebi yazılarına devam etmesinin istenmemesidir. Tolga Abinin de dediği gibi biz yazmaya devam edeceğiz. Tolga Şardan da çıkıp yazmaya devam edecek" diye konuştu.
Gazetecilik örgütlerinden ortak basın açıklaması
Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, tutuklanan T24 yazarı Tolga Şardan'a destek olmak için T24 Ankara ofisi önünde ortak basın açıklaması yaptı.
Gazeteciler Cemiyeti'nden Kenan Şener'in okuduğu ortak açıklama şöyle:
"Sansür yasası uygulamalarıyla ülkemizde basın susturulmaya, korkutulmaya, hizaya getirilmeye çalışılmaktadır. Biz gazeteciyiz, gazeteciliğin suç olmadığını haykırmaya, baskı ve tehditlere rağmen yolsuzlukları dile getirmeye, bütün istibdat baskılarına rağmen gazetecilik yapmaya, halkın haber alma hakkı için çalışmaya devam edeceğiz" denilen açıklama şöyle devam etti:
"Meslektaşımız Tolga Şardan, 31 Ekim’de T24 internet sitesinde yayınlanan 'MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu yargı raporunda neler var?' başlıklı yazısı nedeniyle başlatılan soruşturmada 'Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' iddia ve suçlamasıyla 1 Kasım akşamı tutuklanmıştır.
Şardan söz konusu yazısında yargıda son günlerde ortaya saçılan usulsüzlük iddiaları üzerine devletin ilgili kurumlarının da inceleme yürüttüğü bilgisini paylaşmıştır. Ancak bu yazı bazı yetkililer tarafından tepkiyle karşılanmış ve sonuç olarak meslektaşımız tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Şardan’a apar topar soruşturma açılması, evinde ve belgelerinde arama yapılarak gözaltına alınması ve tutuklanması ülkemizdeki tüm gazetecilere yönelik ağır bir gözdağıdır.
Adalet sistemindeki sorunları araştırıp kamuoyunun bilgisine sunmak gazetecinin görevidir. Hakimler Savcılar Kurulu’na yazılan dilekçelere ve MİT raporlarına kadar giren çarpıklıklar karşısında yargıçlar, bu sorunları gündeme getiren gazetecileri tutuklamak yerine adalet sisteminin iyi işlemesine odaklanmalıdırlar. Gazeteci Tolga Şardan’ın bu sorunları yazdığı için tutuklanması sorunları örtme çabasından başka bir anlama gelmez.
İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Tolga Şardan’a tutuklama kararı verilmesinden 10 dakika sonra Şardan’ın yazdığı gibi bir MİT raporu olmadığını, yazının dezenformasyon içerdiğini duyurmuştur. Yayınlanmasının üzerinden 43 saat geçmesine karşın ilgili kurumlar tarafından yalanlanmayan yazının, tutuklama kararıyla eş zamanlı olarak dezenformasyon merkezince yalanlanması manidardır. Biz gazeteciler bu tür haberlerde yanlış bir bilgi olduğunda ilgili kurumların jet hızıyla yalanlama yaptığını gayet iyi biliyoruz. Şardan’ın bir buçuk gün boyunca dezenformasyon olarak değerlendirilmeyen yazısının tutuklama kararıyla birlikte yalanlanmasını inandırıcı bulmuyoruz.
Yalan haber en başta gazetecilik suçudur. Şardan bu suçu hiç işlememiş, dürüst ve saygın bir meslektaşımızdır. Türkiye’de son 35 yıldır içişleri, emniyet, yargı bürokrasisi ve ilgili siyasetçilerle her zaman gazetecilik çerçevesinde ilişki kuran Şardan, işlediği konuları titizlikle kaleme alan, yazdığı haber ve kulis bilgileriyle kurumlardaki sorunlara büyüteç tutan kıdemli ve saygın bir gazetecidir. Meslektaşımız Şardan’a ve gazeteciliğine kefiliz.
Şardan’la aynı gün İstanbul’da meslektaşımız Dinçer Gökçe de aynı suçlamayla gözaltına alınmış, ifadesinin ardından serbest bırakılmıştır. Halkı bilgilendirme faaliyeti gerçekleştiren, sadece gazetecilik yapanlara yönelik bu sistematik gözdağı asla kabul edilemez. Bu son örneklerle bir kez daha görünür olan gazetecilere yönelik hukuk dışı çabalar düşünce ve ifade özgürlüğüne indirilen birer darbe haline gelmiştir ve ülkemize büyük zarar vermektedir.
Gazetecileri tutuklanması halkın haber alma hakkının önlenmesine ve basın aracılığıyla kamuoyu denetiminin sakatlanmasına yol açar. Gazeteciler, sansür yasası dediğimiz “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu ceza kanunumuza ekleyen yasaya da işte bu nedenle karşı çıkmıştır. Bu yasa Anayasa’ya aykırılıktan Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır ve aylardır yüksek mahkemenin vereceği karar beklenmektedir. Bu karar çıkana kadar pek çok meslektaşımızın çerçevesi belli olmayan bu suçlama ile demir parmaklıklar arkasına gitmesi işten bile değildir. Anayasa Mahkemesi bir an önce sansür yasasıyla ilgili kararını vermelidir.
Bizler basın meslek örgütleri olarak Tolga Şardan’ın ve tüm tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Tolga Şardan arkadaşımızın tutuklandıktan sonra söylediği gibi: Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz."
“Katılan herkese çok teşekkür ederiz. Anlamadığımız çok şey var ve yanıt verilmesini istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve milli istihbarat teşkilatı bir yazıyı yalanlamak için 43 saat beklemiş mi? Ben örneğine hiç rastlamadım. Neden bu kadar beklenmiş ve tutuklama kararından sadece 15 dakika sonra açıklama yapmış bunu bilmek istiyoruz. Velevki Tolga Şardan’ın ağzında bazı hatalar vardı -ki yoktu- bunun yanıtı tutuklanmak mıdır? Buna adalet bakanlığının ve HSYK’nın yanıt vermesini istiyoruz. Durmadan gazetecilerin her yazdığını kendi kişisel ikballerine tehdit olarak görüp harekete geçen hakimler ve savcılar hakkında HSYK bir işlem yapacak mı, bilmek istiyoruz. Yalnız Tolga Şardan değil birçok meslektaşımız farklı gerekçelerle tutuklanıyor. Türkiye’deki infaz rejiminde insanların haklarını gasp ederseniz, insanları soyarsanız tutuklanmıyorsunuz, cezaevinde yatmıyorsunuz. Gazeteciler ise peşinen cezalandırılıyor. Tolga Şardan’ın tutuklanmasının tek sebebi yazılarına devam etmesinin istenmemesidir. Tolga Abinin de dediği gibi biz yazmaya devam edeceğiz. Tolga Şardan da çıkıp yazmaya devam edecek."
Fikret Bila: Tutuklanan Tolga Şardan, Barış Pehlivan gibi değerli meslektaşlarımız değil basın özgürlüğüdür!
Gazeteci Fikret Bila da yaptığı açıklamada, "Tolga Şardan bizim mesleğimizin yüz akıdır, bugüne kadar yüzlerce manşete imza atmıştır, günem yaratan haberlere imza atmıştır" dedi. "Tolga Şardan kendisinin dediği gibi gazetecidir ve Tolga çıkacak, yeniden yazacak, bundan kimsenin kuşkusu olmasın" diyen Bila şöyle devam etti:
"Tutuklanan aslında Tolga Şardan, Barış Pehlivan gibi değerli meslektaşlarımız değil basın özgürlüğüdür! Bu tutuklama kararı Anayasaya aykırıdır! Basın özgürlüğü Anayasa güvencesi altındadır ve ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ diye Anayasada hüküm vardır. Ancak bu hükmün uygulanmadığı, direkt basının baskılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Dezenformasyon yasası Meclis’ten geçerken bizler; bütün meslektaşlar, meslek kuruluşlarımız bu yasanın bir sansür yasası olacağını ve özgür gazeteciliği baskılayacağını dile getirmiş, ifade etmiştik. O zaman yasayı savunan siyasiler bu yasanın gazetecilik faaliyetini kapsamayacağını söylemişlerdi. Ama biz tahminlerimizde ve bu yasaya dayanarak birçok meslektaşımız cezaevine konuluyor. Türkiye’de darbe dönemleri yaşanmıştır. Askeri dönemlerde dahi basının bu kadar baskılandığına tanık olmadık. Dolayısıyla demokrasi adına utanç vericidir Tolga Şardan’ın tutuklanması. Hukuk adına utanç vericidir Tolga Şardan’ın tutuklanması. Türkiye adına utanç vericidir. Umarım kısa sürede Tolga ve diğer meslektaşlarımız serbest kalırlar ve Türkiye bu utançtan kurtulur."
CHP’li Milletvekilleri Utku Çakırözer ile Sezgin Tanrıkulu, HEDEP Milletvekilleri Ayşegül Doğan, Ömer Faruk Gergerlioğlu, ile Sevilay Çelenk, DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, yönetmen Tufan Taştan ve gazeteciler Murat Yetkin, Fikret Bila, Faruk Bildirici, Sedat Bozkurt ile Ünsal Ünlü başta olmak üzere çok sayıda gazeteci, avukat, basın meslek örgütü ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler basın açıklamasına katılanlar arasındaydı.