KRİZLERİ YÖNETMEK

Bağımsız ülke olmanın ve halkın refah seviyesinin yükseltmenin bir bedeli vardır. Bedel olarak kasıt, büyüyen ve gelişen, kendi kendine yetebilen bir ekonomi, dünya siyasetinde güçlü olmak elbette dış mihrakların alışkanlıklarını bozacaktır. Çünkü güçlü bir Türkiye dış mihrakların ve onların uşaklarının uykularını kaçırıyor. Bu bağlamda huzuru bozmak anlamında, ekonomiyi sarsmak için çeşitli senaryoları oynatarak ülkeyi güçlülük hareketinden uzaklaştırmaya çalışıyor ve çalışacaktırlar. Türkiye 2011 yılından beri peş peşe bu bedeli ödemektedir. Her inişin bir yokuşu, her yokuşun da bir inişi vardır. Bugünlerde 75 milyon insanı ilgilendiren, huzurunu kaçıran, güveni allak bullak eden, yolsuzluk ve rüşvet operasyonun üzerinde sis perdesi açılmış değildir. Ama ilgili makamlar bu konuyu bizden çok daha iyi biliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu krizden sağlıklı bir şekilde çıkabilmesi için hükumetin bu krizi iyi bir şekilde yönetmesi gerekir. Halk olarak da sağduyulu olmalıyız; çünkü şu günlerde dezenformasyonun ileri boyutta olması, olumsuz yönlendirmelere sebebiyet verecektir.

Yolsuzluğa ve rüşvete bulaşanları bizzat ilgili birimlerin takibi ile, gerçekten amme hukukuna tecavüz varsa herkesten önce kendisi gereğini yapmalıdır. Bu konuda hiç kimsenin göz yaşına bakmadan, yapılanı savunmadan gerekli işlemlerin ivedi olarak yapılması kamuoyunda güven tazeleme anlamına gelecektir.

Oyun içinde oyun varsa; yani yolsuzluk ve rüşvet olayı kılıf olarak kullanarak operasyonun amacı iktidarı ve Başbakanı zor durumda bırakma amaçlı da olabilir. Bunun üzerindeki sis perdesinin de kaldırılmasıyla her şey daha iyi bir şekilde anlaşılacaktır. O zaman olayı; şeffaf bir şekilde halka anlatılmalıdır. Bununla halkın güveni yeniden kazanılmış olacak, bozulan huzur yeniden tesis edilecektir.

Ancak yolsuzluklara bulaşanları kollamaya geçilirse, toplum olarak hem Allah'ın yardımlarından mahrum kalırız ve hem de birbirimize olan güven ve desteğimiz kaybolur

Türkiye toplumu olarak yeni yeni biraz huzura, sükûnete refaha kavuşmuşken meydana gelecek krizleri milletin desteği ile yine toplum lehine iyi bir şekilde yönetmek zorundayız. Yönetemediğimiz zaman, dış ülkelerin planların doğrultusunda yönetiliriz. Bu da Ülkenin bağımsızlığını kaybetmesi demektir. Bu, kişi hak ve özgürlüklerin demokratikleşme ortamının da rafa kaldırılması anlamına gelir. Üreten ülke değil de alan ülke oluruz. İnancımıza, kültürümüze ve geleneklerimize uygun olmayan yönetim biçimine maruz kalırız ülke olarak.

Topluma hâkim olan hoşgörü ve kardeşlik ortamını bozmaya yönelik, plan ve senaryo uygulamalarına karşı uyanık olmalıyız. Fitnenin kol gezdiği, nefis ve duyguların, hırsların ve önyargıların ön palana çıktığı bugünlerde, çok dikkatli davranmamızın gerektiği, özellikle milletin adına yetkiyi elinde bulunduranların millet ve kendi adına daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.

Bu operasyona karşı hükumetin takınacağı tavır çok önemlidir, iddia doğru ise yolsuzluğu yapan kim olursa olsun gereği yapılmalıdır. Olayın perde arkası aranmadan olayla bizzat ilgilenilmeli gerçekten yolsuzluğa bulaşmış kim olursa olsun işin gereğini en iyi bir şekilde yapılmalıdır. Bu şekilde yapıldığı takdirde; perde

arkasında kurgulanan plan başarılı olamayacaktır. Ayrıca Allah'ın yardımı kesilmeyeceği gibi halkında desteği tazelenerek devam edecektir. Bunun tersi ise Allah'ın yardımı ve halkın desteği zayıflayacaktır.

Bu operasyonun perde arkasını bilmiyoruz ama fotoğrafın tamamı ve ayrı ayrı bakıldığı zaman maksatlı yapılan bir operasyon olarak görülmektedir. Yalnız halk bankasına operasyon yapmış olsaydı. Sıradan vatandaşta bilecekti ki bu İsrail ve ABD tarafından kurgulanmış onun uzantısı, bir odak tarafından konulmuş denilecekti. Ancak kendiliğinden açığa çıkacak böyle bir operasyon yapılmamıştır. Bununla bağlantısı olmayan bir iki operasyonda eklenince, perde arkasındaki amacı kestirmek zorlaşıyor. Diğer ilgili ve bağlantısı olmayan iki operasyonda eş zamanda yapılmış olması işi inandırıcı kılmıştır. Halk Bankası tarafından İran'la yapılan ticari faaliyetlerle ABD'nin ve İsrail'tarafından İran'a uygulanan ambargonun delinmesi ABD'nin Türkiye'yi uyardıklarına rağmen Halk bankası üzerinde ticari faaliyetlerine devam ettiğini dile getirmişti. ABD'nin Büyükelçisi, Büyük elçilerle yemekli bir toplantıda bir nevi operasyonu işaret edercesine, yakında İmparatorun çöküşünü seyredeceksin demesi boşuna değildir. Burada da anlaşılıyor ki istihbaratı da gölgede bırakacak başka bir yapının da varlığına işaret edilmektedir.

Gerçekten bu anlamda bir operasyonun doğurmuş olduğu krizi iyi yönetilirse, Türkiye'de çok şeyler değişeceği gibi, İktidarda kan tazeleyerek Ülkenin gelişmesine hız vererek çalışmalarına devam edeceğini inancı içerisindeyim. Halk artık eskisi gibi oyunlara gelmeyecektir. İlgili birimlerde bu sis perdesini bir an önce aralayarak her şeyi halkın bilgisine sunacağı inancı içerisindeyim. Ülkemin tekrar geriye düşünü tahammül edemeyiz. Bu millet bence huzuru ve refahı hak etmiştir.

YORUM EKLE