DEDAŞ KIŞIN DONDURUYOR, YAZIN YAKIYOR.
Daha önce DEDAŞ işletmesi hakkında defalarca yazı yazıp yetkililerin dikkatini bu kuruma, dolayısıyla kurumdan kaynaklanan sorunlara çekmek istedim.
Öteden beri şunu söylüyorum; Şanlıurfa genelinde yaşanan enerji aksaklıklarının temelinde yılların ihmalkârlığı var, yıllarca sorun hasıraltı yapıldı, sorunları çözmek için yeni yatırımlar yapmayanlar, işin suçlusunu enerji çaldığını iddia ettiği vatandaşın üzerine atarak, tozu halının altına gizlediler.
Bölgede bu güne kadar enerji alanında ciddi yatırımlar yapılmadığı bir gerçek. Sonuç bu gün yaşanan sorunları yaşıyoruz.
Atatürk barajı, Keban barajı gibi enerji üretilen barajların yanı başında bulunan Şanlıurfa ve ilçelerinin enerji sıkıntısını yaşanması, gelişen üreten çağdaşlaşma yolunda hızla ilerlediğini iddia eden bir Türkiye tablosuyla bağdaştıramıyorum.
Bizi yıllarca idare edenler, bölgede ki enerji sorununu kendilerinden sonra gelen iktidarlara devir ettikleri için, Şanlıurfa ve ilçelerinde ki enerji sorununun kısa sürede çözüleceğini sanmıyorum, yılların birikmişliğine, kısa sürede çözüm beklemek saflık olur diye düşünüyorum.
DEDAŞ’ın şu an içinde bulunduğu durum, deve hikâyesine benziyor. Deveye sormuşlar; Neren eğri? Deve cevaplamış’’ Nerem doğru ki!..’’
Peşinen söylemek isterim amacım kimseyi kırıp yıpratmak değil! Bu gün yaşanan sorunların tek sebebi mevcut yönetim de değil! Daha önce ki yönetimlerin ihmalkârlığı, vurdumduymazlığı yüzünden, günümüzde yapılan yatırımlar ve çözüm arayışları yetersiz kalıyor. Yetersiz kaldığı içinde DEDAŞ’ta ki durum;’’ eski tas eski hamam’’
Böyle düşünüp yazmama neden iki olay var; önce ki gün kanal Urfa televizyonunda, elektrik kesintileriyle ilgili, yayımlanan Haberde: Şanlıurfa merkezde yaşanan enerji kesintisinden dolayı, esnaflar iş yapamadıkları dile getiriliyordu. Bir esnaf verdiği röportajda şu ilginç cümleyi kullanması dikkat çekiciydi’’ha enerjimizi kesmişler ha kepenk kapatmışlar, hiç fark etmiyor’
İkinci olay ise bu yazıyı yazdığım anda yaşadım. Yazıyı yarıladığımda enerji kesildi. Yazdıklarımın bir kısmını kayıt yapmadığım için, yeniden yazmak zorunda kaldım. DEDAŞ Siverek yetkilisini telefonla arayıp bilgi almak istedim. Ancak bende ki numaraya ulaşılmıyordu.
Telefona cevap verseler bile anlatacakları yazacaklarımdan farksız olmazdı’’sulama dönemindeyiz yüklenme çok. Soğutma sistemini devreye koyduk, zorunlu olarak enerjiyi kesiyoruz yoksa kebanla bağlantımız uzun süre kesilir’’
Yaklaşık on beş yıldır, hep aynı gerekçeleri dinliyorum. On beş yıl önce Siverek’te her evde buzdolabı, televizyon klima yoktu. Nüfus ve mesken sayısı bu günkü sayının çok altındaydı. Köylerde sulama kuyuları henüz açılmamıştı, su dinamoları bu kadar çok çalışmıyordu. Bu yeniliklere rağmen ilçede yenilenen güçlendirilen enerji çalışmaları son yıllarda yapılanlarla sınırlıdır.
Yapılanları inkâr etmiyoruz, çalışmaların devam ettiğini de biliyoruz. Fakat yetmiyor! Gelişen tarımsal alanların çoğu elektrikle devrede, yeni iş yerleri, meskenlerde kullanılan elektrikli araç, gereçlere enerji yetmiyor. Yetmezliğin nedeni, iddia edildiği gibi enerjide yaşanan hırsızlık olaylarından çok, yenilenmeyen enerji alt yapısıdır.
Benim anlamadığım bir konu daha var. DEDAŞ yetkilileri ‘’Enerji yetmiyor diyor’’Buna rağmen sokak lambalarının gündüzden tekrar geceye kadar açık bırakılmasına, yenilenmeyen alt yapı yüzünden boş yere yitirilen binlerce kilowat enerjinin göz göre göre heba edilmesine, doğrusu bir anlam vermiyorum.
Yaşanan enerji sorunu kesintilerin ötesinde, birde tutturulmayan voltaj sorunu var. Kesintilerden sonra verilen enerjinin voltajda yarattığı dengesizlik maddi kayıplara neden olduğu gibi vatandaşı gerip sinirlendiriyor. Yaşanan voltaj dengesizliği yüzünden yüzlerce elektrikli aletlerin yandığını iddia eden vatandaşların yanı sıra; Bu dengesizlik bazen kurumların zarar görmesine de neden oluyor.
Belediye su işleri müdürü Ali Demiroğlu’un anlatımlarına bakılırsa yaşanan voltaj dengesizliği yüzünden belediyenin su kuyularında bulunan üç adet dalgıcın bir günde yanması yüzünden Siverek susuz yazı yaşamak zorunda kalmış.
Kısacası, sıkça yaşanan enerji kesintileri her anlamda vatandaşı zarara uğratıyor. Geçtiğimiz günlerde görüştüğüm bir sivil toplum kuruluşunun başkanına neden Siverek’te sanayi yatırımları yapılmıyor? Sorusunu sormuştum.
Sivil toplum kuruluşu başkanının verdiği cevap şöyle oldu:’’Bırak Siverek’i yatırımcılar kesilen enerji yüzünden Şanlıurfa merkezde bile yatırım yapmak istemiyor. Siverek’te hal beli; yaz kış enerji kesintisi yaşanıyor. Kışın elektrik kesildiği için vatandaş donuyor, yazın kesildiği için pişiyor! Yatırımcı hangi akla hizmet milyarlık iş makinelerini getirsin, bir saatlik enerji kesintisi bile adamı batırmaya yeter’’
Sonuç itibariyle GAP’ın başkenti olduğunu iddia eden,önümüzde ki günlerde büyük şehir ilan edilecek olan Şanlıurfa ve İlçelerinde yaşanan bu karanlık manzara,gelişen Şanlıurfa’ya ben yakıştırmadım.Ya siz?...
Saygılarımla…
Güncelleme Tarihi: 04 Ekim 2018, 14:04