Dersimiz: Eğitim

Okullar açılalı dört ay oluyor neredeyse ve bu geçen dört ay boyunca eğitim camiası diken üstünde geçti. Eksik derslikler, eksik öğretmenler, eksik idarecilerle yeni eğitim öğretim yılına bu eksiklerle merhaba dedi öğrenciler. 


       Ben ilkokula Mardin'in Kızıltepe ilçesinde başladım. Okul okuduğum yıllarda Kızıltepe'de öğretmen olmak yarı asker yarı gerilla olmak gibi bir şeydi. Hali ile derslerimize giren öğretmenler bir haftanın sonunda değişebiliyordu. İlkokula dair kaç tane öğretmenim olduğum konusunda bir soru sorarsanız eğer bunu cevabı; bilmiyorum olacaktır. Sayısını sayamadığım bu öğretmenlerin ismini de hatırlamıyorum. Okuduğum okulların her biri yıkılırken artık anılarımızı tazeleyebileceğim o yerlerde yok artık. Çünkü her şey o kadar sorumsuzca yapılıyor ki, insanlar sanki anılarından geçmişinden koparılmak isteniyor. Bugün bile bunun için sürekli uğraşan siyasiler ve politikacılar adeta siyaseti günlük hayatımıza sokarak anne ve babamızla karşı bile kullanır hale geldik. 


       İşte şimdi o kirli siyaset tam anlamı ile okulların içine girmiş durumda. Kalbi temiz, bu öğrenciler görmesi gereken eğitimi dört aydır göremiyorlar. Eylül başında geç yapılan atamalar sonrası idarecilerin değerlendirilmesi süreci ve müdür yardımcılığı süreci derken öğrenciler okulun ilk dönemini bitirmek üzere. Bu geçen süre zarfında mevcut idareciler iş yapamaz durumda geleceği için kaygılanırken okulu idare etmektense iyi torpil arama derdine düşmüş, fırsatçı idareci adayı öğretmenler ise derse girip eğitim vermektense belki bir umut diyerek idareci olmak için iyi bir torpil derdine, bu idari boşluktan faydalanıp dersi anlatmaktansa siyasi eylemlerine öğrencileri alet eden öğretmenleri de işin içine katarsak eğer geri kalan öğretmenlerin, öğrenciler üzerindeki etkisini varın siz düşünün. 


         Yaşım itibari ile belki çokta yaşlanmış değilim eskiden bahsetmek biraz ukalalık olabilir belki ama, kravatımız düzgün olmadığı için bizi derse almayan öğretmenlerden günümüz öğretmen profilini yan yana getirirken, birde eti senin kemiği benim diyen veliler ile şimdi ki okul basıp öğretmen dövenlere de baktığım zaman             ''Eğitim''in bu ülkede çöktüğünü söylemek sanırım yanlış olmaz. Şimdi bunu söylediğimde yeni yapılan eğitim yatırımlarını görmemezlikten geldiğimi düşünmenizi istemem. Bu konuda muhteşem eğitim kampüsleri yapıldı ve yapılıyor ancak bu yatırımları yaparken eğitim camiasını siyasal bir kurum haline dönüştürmek geçmişte cemaat tekeline verilen devlet organlarının nasıl tehlikeli sonuçlar ortaya koyduğunu şimdi de eğitim camiasının başka kurumların veya cemaatin insafına bırakmak en az o kadar tehlikeli sonuçları olacaktır. 


       Elbette yapılan çalışmaların uzun soluklu olduğunu biliyoruz şimdi meyvesini beklemek için çok erken diyebilirsiniz ancak içinde bulunduğunuz camia Eğitim camiası dolayısı ile bir öğrencinin 4 ayını böyle bir atmosferde geçirmesi ki bu süreçte daha alt yapısı olmadan öğrencilere bilinçsizce yapılan tabletlerin dağıtımı sonrası hala tamamlanamayan alt yapı nedeni ile çocukların tabletleri ders dışında her şeyde kullandıkları tehlikeli cihazlar haline gelmeye başlayan bu sorunun sosyal sonuçları olacaktır. Hal böyleyken Eğitim camiasında bulunan sendikaların ise gerçekten çözüm üretmektense üye sayısını kasmak dışında derdi olmayan, muhalif veya hükümet yanlısı politikaları sonucu yaşanan bunca sorunun dile getirilmemesi veya kamuoyu oluşturulmaması nedeni ile tam anlamıyla bunlar aşılmıyor. Geçici çözümlerle avutulan öğretmenler ise mesleklerini icra edememekten dem vurmaya başlıyor. Sonra yılsonu yapılan sınavlarda neden başarı sırasında en sondayız diye eğitim sorunlarını tartışmaya başlasınlar. Eğitim sorunlarını çözmek istiyorsanız  ''öğretmenlerin'' sorunlarını çözün gerisi gelir artık. 



      Sendika üyeliklerine göre, siyasi düşüncelerine göre yapılan atamalar ve değerlendirmeler ne yazık ki eğitimci kimliklerine göre yapılmıyor. Ne zaman ki eğitimci kimliklerine bakılarak bu ülkede değerlendirmeler yapılırsa eğer işte o zaman artık bir sonuç elde edilir diye düşünüyorum. Siverek'te hep öğretmen açıklarından dert yanarız ancak öğretmenlerin sorunlarına hiç kulak vermeyiz. Yaşadıkları ve mücadeleleri belki bazen habere konu olur ama onun dışında ne yaptıkları ve ne yaşadıkları pek bizleri ilgilendirmiyor. Sonra çocuğum en iyi eğitimi görsün diye yıllarca çalışıp duralım, çocuk başarılı olmadığı zamanda tembel diye suçlayalım. At yarışı gibi yarıştırılan milyonlarca öğrenci her sınav sonrası kimileri canına son verirken kimileri kendilerine olan özgüvenlerini yitiriyor.



        Sonuç olarak okul yaparsınız, okul yolunu yaparsınız, öğretmen atarsınız, ama o okullarda, üretken beyinler yetiştiremiyorsanız eğer bence burada bir durup düşünmek gerekiyor. 

YORUM EKLE