Batının üçüncü Ülkelere, özellikle de İslam Ülkelerine sunmuş olduğu tüm değer yargıları Mısır olayı ile yerle bir oldular. İslam ülkelerini kandırmak ve vahyin ışığından uzaklaştırmak için "demokrasi, İnsan Hakları, Laiklik, özgürlükler ve buna benzer değerleri kendilerine maske yaparak İslam ülkelerini kendi tuzaklarına çekmişlerdir.
Dün haçlı savaşlarıyla İslam'ın ışığını sürdüremeyenler, bugün, şekil değiştirerek, canavarlığını maskeleyerek, edinmiş olduğu yerleşik uşaklarıyla birlikte, yapılan çalışmalar sonunda Müslümanların gönlünde İslam yerine, kendilerinin üretilmiş ve bunlarla üçüncü ülkeleri kandırmak ve tuzağa çekmek için değer yargılarını güzelce ambajlayarak, paketleyip özenle sundular.
Vahyin ışığından uzaklaşan İslam Ülkeleri, Batının suni üretmiş olduğu değer yargılarına kelebekler gibi üşüştüler, kimi yanarak can verdi. Kimi sakatlandı. Kalanlar da birbirine düşman oldular.
Müslümanlar; Kendi nefsine, batı ve şeytanlarına uyarak, vahyin ışığında uzaklaştıklarından ve Allah'ın bu Emrini dinlemediklerinden dolayı, Allah'ın o emri tecelli etmiştir. "Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz."
Batı helvadan yapmış olduğu putlarına kendileri inanmadıkları halde, bizleri inandırmaya çalıştılar, bazen yerli uşakların şeytanlıklarıyla, bazen nefis ve gaflete dalarak, bazen de zorla kabullendirmişlerdi. İşte bizde onlara aldanarak, Müslüman olarak kendi değer yargılarımızı arkaya attık. İşte Allah'ın emirlerine sırt çevirdiğimiz için, Allah'ın emri olan Al-i İmran Suresi 103 ayeti açıkça uyarıyor. Allah'ın emirlerine ve vahyin ışığından yaşamadığımız için Müslümanlar olarak bölünüp parçalandık. Düşmanların yutulabilecek lokma haline geldik. Ve bu gün yine ateş çukurunun tam kenarına geldik. Kurtuluşumuz yine ayette beyan ediliyor, eğer Allah'ın emirlerine sımsıkı sarılırsak, Allah'ın emri yine tecelli edecektir. Yanı ateşin kenarından bizi kurtaracaktır.
Bugün Tüm Müslüman Ülkeleri ateşin kenarındadırlar. İşte Mısır Firavunları ölmediler, maskelerle kamuflaj olmuşlardı. İşte Mısır'da Firavunların maskeleri düştü. Gerçek yüzlerini ortaya çıktı. Onlara sahiplik yapan akıl veren ve yerli uşak olarak gördükleri Sisi' onların emri ve saltanat sevdasıyla, hakkı görmezden gelerek, silahsız halkın üzerine kurşun yağmurunu yağdırdılar, binlerce insana. Bunu yaptırdılar.
Bölünüp parçalanan İslam ümmeti sahipsiz kalmıştır. Düşman istediğini yutuyor. Bugün kan gölü haline gelen Mısır'a hiç kimse sahip çıkamıyor. Neden? Çünkü Müslümanlar Vahyin ışığında yaşamadıklarından ve paramparça olduklarından dolayı, zayıf ve güçsüz kaldılar. Bugün İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı hâkimdir. Yalnızlık ve ateş çemberi onların kaderleri olmuştur.
Yüce Allah neden Peygamberler ve emirler göndermiştir. O İnsanları tanıdığı
İçindir. İnsanlar nefis, şeytana ve şeytanmış insanlara meyil edeceklerini ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaklarını bilen Rabbim, Peygamberler ve emirlerini göndermekle dünyayı bir imtihan yeri kıldı.
Allahım Mısır'daki Müslümanları firavunun zülmundan kurtaracak bir çıkış yolu göster ve tüm Müslüman Ülkeleri, bu zilletten ve gafletten kurtar.