AŞK GÜLÜŞÜNDE SAKLIDIR

Kanayan bir yüreğin halinden anlayamazsın sen... Bilemezsin onun acılarını, kudurgan sancılarını. Kaç kez uçurumlardan dönmüştür bilemezsin, kaç kez bileklerinde intihar izleriyle uyanmıştır. Yaralı bir yürek, sürgün bir yazara benzer... Kentten kente kovulur, ama yine de uslanmaz... Yazar yazmaya, doğrularını haykırmaya, yürek, sevmeye, aşık olmaya devam eder. Uslanmazdır, Uğradığı her yerde sadece tarifi imkansız sızılar bırakır. Ah anlamaya çalışma onu, anlayamazsın. Yağmalanmış bir yüreğin dünyasına giremezsin. Umudu yitiktir onun, son sözünü söylemiş, öyküsünü tamamlamıştır, hayata rest çekmiştir. Yaralı bir yüreğin yaşadığı ömür de yarım yamalak, paramparçadır. Şarabın kırmızısına sığınmış berduş gibidir, şarkılarını geceye söylemiştir hep. Kanamıştır tek başına sabahlara dek, söyleyemediklerini sahilde karanlıkla, denizle paylaşmıştır. Çıplak ayakla yürümüştür, bağrını ılık rüzgarlara açmıştır... Onun dünyasına inmek, duygularına dokunmak zordur.

Şimdi sen, yaralı bir yüreğe sokuluyorsun en acemi ürkekliğinle. Susuyorsun, titriyorsun ama sokuluyorsun. Sustuğunda en sakin sular asileşir, kan kaynar, yaşam ayaklanır, aşk başlar. Söz biter, duygu konuşur, yürek titrer. Aslında, her susuş bir destansı aşktır. Susuyorsun; yoksa sen de mi kanayan bir yürek taşıyorsun?

Sen daha yazılmamış, söylenmemiş bir destanın en güzel yerindesin. Dilediğin zaman mavi bulutların arasında özgürce kanat çırpabiliyor, yağmur olup toprağa yağabiliyorsun. Senin yüceliğin buradan geliyor işte. Çünkü aşk senin gözlerinde büyüdükçe büyüyor...

Yüreğinden sevgi taşıyor, insancıl bir sıcaklık var gülüşlerinde... Ben senin sevgiyle dolan yüreğini, kanatlarının sıcaklığını sevdim. Anaç bakışlarını, dost gülüşlerini. Yalansız, çıkarsız duruşunu...

Kanayan bir yüreğin halinden anlayamazsın sen... Sen katı bir coğrafyada büyümedin. Karanfil yerine narçiçekleri takmadın yakana. Hüzün gözlerine asılı kalmadı, acı oturmadı hiç gülüşlerine. Sancıyla kıvranan ruhumun yaralı halinden anlayamazsın. Yıldızları çok, yıldızları parlak gecelerde sabaha dek gökyüzüne bakmanın, sevdiğinle yürek yüreğe gök boşluğunda gezintiye çıkmanın tadını bilemezsin. Ben hep böyle gecelerde ağladım, yapayalnız. Boşlukta kopan yıldızların ardından sakalıma dökülen yaşlar, aslında ruhumu aydınlattı. Gözlerimde yaşamın gizemli izi duruyor, hüzünlerimle sevişiyorum her gece. Dudakları ateş parçası kederlerimin, elleri bıçak bedenimi çiziyor... En çok da yüreğim kanıyor. En çok da duygularım. Hep geç kalıyorum sabahlara. Yakasında kırmızı bir karanfille kurşuna diziliyor uykularım.

Sen şimdi konmak istiyorsun ya yüreğime; orada seni nelerin beklediğinden habersizsin. Orada kanayan sevdalar, sere serpe intihara uzanmış aşklar var... Terk edilmiş, yenilmiş, ama yenilgiyi de sindiremeyen bir ruh bekliyor seni. Ah dokunabilsen yüreğime, anlayacaksın ne denli güçsüz olduğunu, ne denli çaresiz. Notaları eksik, eski anı şarkıları gibi. Her gece, her gece duvar dibinde sessizce ağlar. Orada örselenmiş bir ömür kanamakta. Ne zaman uzatsa dudaklarını, ateşte yanmakta, kana bulanmakta. Delice susamakta, suya hasret kalmakta, her gece suyla sevişmekte.

Ah, yüreğime ok gibi saplanan kirpiklerine konuk olurum her gece. Her gece, ömrümle, yüreğimle konuk olurum sana. Hüznümle, çığlığımla, kızgınlığımla, dağınık duygularımla, yamalı, kanayan yanımla gelirim sana.

Benim yüreğim, üşümüş bir yürek anla, tutkuyla gelmelisin söylemiştim sana. Isınacaksa, senin kanadının sıcaklığıyla ısınsın.

Hep yanlış kentlerde, yanlış adreslerde bekledim.

Giden ömrüm benden şikayetçi şimdi... Şimdi kanayan yüreğim dertlenmekte. Yalnızlıklar denizinde boğulan umutlarım söylenmekte. Yaralı yanlarım, sahipsiz ağıtlar yakmakta. Bunalımlı sevdalar yaşamakta. Hep ertelenen bir ömrün peşine takıldı hayallerim. Şarkılar hep ayrılık makamında çaldı, aşk geç kaldı, aşk yetişemedi gençliğime.

Benim ömrüm yaralıdır, kanıyor...

Biliyorum, herkesin kanayan bir ömrü var… Ama deli gibi coşuyor yaralarım. Uçurumlardan her gece düşen hayaller kadar paramparça sevdalarım.

Kederlerimi, hayatımın kanayan yanlarını, kararan ruhumu avuçlarına bıraksam o ışıltılı gözlerinle dokunabilir misin? Nefesin, nefesim olabilir mi? Kanım kanına karışsa aynı bedende sürer mi dersin yaşam?

Sen bana bir gülsen, tüm yorgunluğum uçar gider, ruhumun kararan yanları aydınlanır, kanayan yüreğim sağalır inan bana. Sen bir gülsen; rüzgarlar eser, nehirler akar, çiçekler açar... Sen bir gülsen, ay doğar, yıldızlar çoğalır, gecelerim aydınlanır... Sen gülsen, güneş doğar sabah olur. Ah bir gülsen, çocukluğumun tüm acıları yiter. Yenilenir ömrüm sen gülsen. Gülüşün aşkın ta kendisidir... Gülüşün, coşkulu bir sevdadır, kavuşma sevinci, yaşam kaynağı. Gülüşün yeni bir maceraya atılma coşkusudur.

Aşk gülüşünde saklıdır... Sevda sözleri en çok yaralı bir yüreğe yakışır.

YORUM EKLE