Hanları, hamamları, dar küçeleri (sokak), kalesi, Hacı Pıyar Çeşmesi, toprak damlı evleri ve sayamayacağım kadar geniş bir kültüre ev sahipliği yapmış ve yapmaya devam eden kadim şehir, memleketim Siverek.
Seni anlatmaya ömür yetmez. Sen anlatılacak diyar değil, yaşanacak şehirsin.
Çünkü sen Sivereksin!
Şairlerin, yazarların, kalem eskittiği; ozanların denğbejlerin seslerinin arşa yükseldiği, zanaatkarların çıraklarını ahi yetiştirdiği, Mezopotamya'nın incisi bizim de gülümüzsün.
Çünkü sen Sivereksin!
Bir Siverekli olarak her zaman dem vurmuşuzdur, 1926 yılında elimizden alınan vilayet hakkımıza.
Ne zaman ki sorunlardan bahsetsek; konuştuğumuz konuların başında Siverek'in il olması gerektiği, gündemimizi meşgul eder. Sivereklilerin kendi aralarında yaptıkları istişareler, dernek-vakıf gibi kuruluşların yerel yönetimler ve mülki amirlerle yaptıkları toplantılarda da Siverek'in il olması, her zaman gündem maddesi olmuştur.
İl olma hakkımızın elimizden alınması neredeyse 100 yıla yaklaşmak üzere ve biz hala aynı noktadayız.
Kabul ediyorum. Nüfusumuz arttı. 15 katlı binalarda oturuyoruz. İlçe merkezine bağlı köyler imar planına da girdi. Organize sanayi bölgesi kurulacak. Yanı başımızdaki Fırat Nehri'nden ilçeye su taşıma şebekesi de kuruluyor. O zaman her şey tamam, eksik yok gibi görünüyor aslında?
Hiç de öyle değil! Kimse kusura bakmasın ama Siverek'i Siverek yapan 15 katlı bina değil, toprak damlı evleridir. Tabi ki de olacak ama; kurulacak organize sanayi değil, yaşatılması gereken esnaflarımızın ahilik kültürüdür. Fırat'tan ilçeye su getirmek için kurulan şebeke değil, GAP'ın hayata geçirilmesidir. Sondajların, su kuyularının kapatılması gerekir. Siverek'in her yerinde Sular akar. Adının Suverek (Siverek) olmasının sebebi de budur.
Sevgili dostlar, samimiyetle söylüyorum ki GAP'ta Siverek'e yeterince önem verilmedi. Çiftçilerimize uzanacak toprağın can damarı, yanı başımızdaki Fırat'ın suyu, çeşitli gerekçelerle bizlere ulaşmadı. Çiftçi kardeşlerim tarlalarından verim almak için çözüm olarak sondaj kuyularını açtı. Bilinçsiz sulama hem toprağın verimini düşürdü hem de ilçenin su sorununu gündeme getirdi.
Yerel yöneticiler ve siyasilerin kalıcı çözüm olarak sundukları teklif kabul gördü. Fırat'ın suyu yakın zamanda bizim soframızda yer alacak.
Anlatmak istediğim şu aslında siz doğaya zarar verirseniz doğa bizim yaşamımızın devamı için fedakârlık yapmaya devam eder. Ama insanoğluna beraberinde de ceza verir.
Doğanın Sivereklilere, bizlere verdiği ceza nedir biliyor musunuz?
Siverek'in adını aldı. Siverek artık ''suverek'' değil ''sualak'' oldu. Herkes evinde hazır su dediğimiz doğal kaynak sularını tüketmeye başladı.
Çiftçilerin sondaj kuyuları yavaş yavaş kurumaya başladı. O yetmedi bir de elektrik faturaları iyice abartıldı. Baş edilmez bir hal aldı. Kimi kuyuyu kapattı, kimi de kapatmak üzere gün sayar hale geldi.
Siverek'in sularına, yaş üzümüne bakıp şiirler yazan şairler, besteler okuyan sanatçılar kayboldu.
Bu kaybolmalar sadece şairler, yazarlar, sanatçılarla da yetinmedi. Asıl biz Siverekliler hep beraber kaybolduk bu koca deryada?
Sanatı, kültürü, değerleri yok olan toplumların zamanla zanaatları da yok olur. Üzülerek görüyorum ki öyle de oldu.
Birçok meslek unutulmaya yüz tuttu. Bazı meslek gruplarını kaybetmemek için ahalinin ileri gelenleri karınca kararınca emek verdilerse de; maalesef kaybolmaya devam ettiler. Kaybolmayan tek bir meslek kaldı oda CANBAZLIK?
Yazının devamı bir sonraki köşe yazımda olacak.
Sevgiyle Kalın..
RİSMANBAZ (CANBAZ)
Ferit Akçalı
gaffur gedikli 6 Yıl Önce
eline saglık marastan selamlar