Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Coronavirus hastalığına bağlı olarak geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden cami imamın ihmal ve uygulanan psikolojik baskı sonucu vefat ettiği iddia edildi.
Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine 35 kilometre uzaklıkta bulunan Burçalık (Daralıx) kırsal mahallesinde cami imamlığı yapan Osman Çilenti (44), Siverek Müftülüğü tarafından kendisi ile birlikte 10 personelle birlikte Coronaviruslu cenazeleri yıkamak üzere görevlendirildi.
Coronaviruslu bir cenazeyi yıkadıktan sonra Covid-19’a yakalandığı iddia edilen Çilenti, evde karantinadayken geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
Eşinin ölümünde ihmal ve psikolojik baskı olduğunu ileri süren Rahime Çilenti, konu ile ilgili suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Eşinin, ilçe merkezine 35 kilometre uzaklıkta bir mahallede görev yapmasına rağmen cenaze yıkamakla görevlendirildiğini, Covid-19’a yakalandığı halde kendisinden hasta hasta savunmasının alındığını, Coronaviruslu cenaze yıkarken kendisine gerekli teçhizatın verilmediğini ve eşinin Coronaviruslu cenaze yıkama eğitimi almadığını ileri süren Çilenti, eşinin görevi başındayken öldüğünden dolayı şehid sayılması gerektiğini ifade etti.
“Eşim kendi eldiveni ve maskesi ile cenaze yıkadı”
Eşinin rahatsızlanma sürecine değinen Çilenti, “Eşim vefat etmeden yaklaşık 12-13 gün önce Coronaviruslü bir cenaze yıkadı. Daha önce cenaze yıkaması için müftülük tarafından görevlendirilmişti. Coronaviruslu bir cenaze yıkadıktan sonra eve geldi. Eşim eve gelir gelmez ‘Benden uzak durun! Ben Coronaviruslu bir cenaze yıkadım. Yıkarken teçhizatım da tam değildi. Kendi eldivenim ve kullandığım maske ile cenazeyi yıkadım.’ dedi. Biz zaten bunu dedikten sonra kendimizi koruduk. Eşim, ev içerisinde ailece hepimizin dikkatli olmasını söyledi. Aradan 3-4 gün geçtikten sonra eşim ateşlenmeye başladı. Halsizdi, başı çok ağrıyordu, ateşi sürekli yükseliyordu. Günde 2-3 kez duş alıyordu. Cumartesi günü onu zorla hastaneye götürdüm. Hastanede iğne yapıp gönderdiler. Pazar günü tekrar hastaneye götürerek ısrarla test yapmalarını istedim. Hastane personeline ‘Eşim Coronaviruslu birini yıkamış, test yapılmasını istiyorum’ dedikten sonra Covid-19 testi yapıldı. Salı günü sabah test sonucunu bana mesaj olarak gönderdiler. Test sonucu ‘pozitif’ çıktı.” ifadelerini kullandı.
“Eşim müftülük tarafından cenaze yıkaması için görevlendirilmişti”
Eşi ile birlikte 10 personelin Coronaviruslu cenazeleri yıkamak üzere müftülük tarafından görevlendirildiğini ifade eden Çilenti, “Eşimin sabahleyin müftülük görevlileri ile konuşmasına tanıklık ettim. Eşim diyordu ki 'Benim testim pozitif çıkmış', onlar da evrak göndermelerini istiyorlardı. Eşim ailece karantinada olduğumuzu nasıl ve kiminle raporu göndereceğini bilemediğini onlara söylüyordu. Müftülük ise ‘Hayır biz bunu kabul etmeyiz. Sen hastaneden bize evrak getireceksin.’ diyordu. Eşim müftülük tarafından cenaze yıkaması için birkaç ay önce görevlendirilmişti. Görevlendirildiği süre içerisinde müftülük görevlileri 2-3 kez eşimin yanına gitmişler. Birkaç kez eşimi orada görüyorlar, 2 kez de yerinde görmüyorlar. Eşim onlara durumu izah ediyor. ‘Şu sebeplerden dolayı orada olamadım’ diyor. Müftülük hem görevlendirme veriyor hem de o günlerde kişi göndererek eşim hakkında tutanak tutuyor.” şeklinde konuştu.
“Eşim 'telefonla konuşamıyorum' dediği halde savunmasını aldılar”
Eşinin Coronaviruslu olmasına rağmen müftülüğün kendisinden savunma aldığını ileri süren Çilenti, “Müftülük, çarşamba günü eşimi telefonla arayarak müftülüğe gelemiyorsa telefonla savunma yapmasını istedi. Ben kapının önünde eşimi dinliyordum. Eşim diyordu ki ‘Çok halsizim, konuşacak halim yok.’ Karşıdaki kişi ise ‘Sen konuş, anlat, ben yazarım.’ diyordu. Eşim durumunu anlattı. Eşim o haldeyken ondan savunma aldılar. Eşim zaten psikolojik olarak orada çöktü. Eşim Covid-19’a yakalandığı zaman, zaten seferberlik ilan ettik. Eşim o haldeyken eşimden savunma aldılar. Aynı gün savunmayı eve gönderdiler ve savunmasını imzalattılar. Bu hangi dinde ve insan ahlakında var. Eşim 'telefonla konuşamıyorum' dediği halde savunmasını aldılar. Bir insan hastaysa onu hasta olduğu için idam bile etmezler. Ne ceza verecekseler iyileştikten sonra verselerdi.” diye konuştu.
“Odasına geçtikten 10 dakika sonra eşimin bağırmasını duydum”
Eşinin yaşanan olayların ardından üzüntüden dolayı kalp krizi geçirdiğini belirten Çilenti, “Eşime ‘Sen bu haldeyken bunlar ne yapmaya çalışıyor, hakkını savun’ dediğim zaman bana ‘boş ver’ dedi. Onlara durumunun kötü olduğunu söylemesine rağmen eşime inanmadılar. Eşim ertesi günü ateşi hiç çıkmadı. Evin içerisinde bir süre dolaştı. Hiçbir şeyi yoktu. Odasına geçtikten 10 dakika sonra eşimin bağırmasını duydum. Yanına gittiğimde elleri bağlanmış, ağzı ve gözü açıktı. Zaten kalp masajı yapana kadar eşim orada öldü. Coronavirus’ten dolayı insanın nefesi çıkmaz ama eşim bir gün bile nefesinin çıkmadığını söylemedi. Bir kez bile öksürmedi. Sadece ateşi yüksek ve halsizdi. Onlar bu haldeyken savunmasını aldılar. Eşime psikolojik baskı yaptılar. Eşim kalp krizi geçirdi ve vefat etti.” dedi.
“Eşimin şehid muamelesi görmesini istiyorum”
Eşinin Coronaviruslu cenaze yıkarken Coronavirus’e yakalandığını iddia eden Çilenti, “Müftülüğe dilekçe vererek, eşimin görevlendirme kâğıdını ve eşim hakkında tutulan tutanağı istedik. Müftülük, 2 hafta bekletme süreleri varmış. Neyi bekliyorlar bilmiyorum. Biz bu süreyi bekleyeceğiz. Bugün dilekçe vermemin üzerinden 5 gün geçti. Bekliyoruz, görevlendirme kâğıdını ve tutanağını istiyoruz. Ben eşimin cenaze yıkadığı sırada Coronavirus kaptığını iddia etmiyorum, kesinlikle böyledir. Eşim görev sırasında bu hastalığı kaptı ve vefat etti. Ben eşimin şehid muamelesi görmesini istiyorum. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı'mıza da söylüyorum. Benim eşim görevini yaparken vefat etti. Görevini yaptığı için bu hastalığı kaptı. Yoksa benim eşim Coronavirus tedbirlerine çokça dikkat eden biriydi. Dışarı çıktığı zaman eldiven ve maske ile dışarı çıkardı.” ifadelerini kullandı.
“Eşime cenaze yıkanması için bir teçhizat verilmedi”
Eşinin Coronaviruslu cenazeyi yıkadıktan sonra Coronavirus’e yakalandığını ileri süren Çilenti, “Eşim, Coronaviruslu cenazeyi yıkadıktan sonra eve geldiği zaman yıkama teçhizatının düzgün olmadığını, kendi eldiveni ve maskesi ile cenazeyi yıkadığını söyledi. Eşime koruyucu hiçbir şey verilmemiş. Eşim eve gelir gelmez kıyafetlerini soyarak makinede yıkanmasını istedi. Eşime cenaze yıkanması için bir teçhizat verilmedi. Coronaviruslu cenaze yıkama kursu verilmedi. Eşim cenazeyi yıkamasaydı ona farklı bir şekilde dayatacaklardı. Eşimin orada cenazeyi yıkamama gibi bir şansı yoktu.” şeklinde konuştu.
“35 kilometre uzaklıkta bulunan bir insanı cenaze yıkamaya nasıl gönderiyorlar”
Ölüm döşeğinde eşinden savunmasının alındığını iddia eden Çilenti, “Eşim 35 kilometre uzaklıkta bir köyde görev yapıyordu. Siverek merkezde görev yapmıyordu. 35 kilometre uzaklıkta bulunan bir insanı cenaze yıkamaya nasıl gönderirler. Her cenaze olduğu zaman şehre gidip gelecek mi? Ardından köye gideceksin, orada olmadığı zaman da tutanak tutacaksın! Bu adam burada mı, değil mi? O tutanağın savunmasını da ölüm döşeğinde alacaksın. ‘Sen ölmeden önce tutanağı imzala, soruşturmanı bir geçir, sonra ölüyorsan öl’ yaptıkları buydu. Başka bir şey değildi. Keşke eşime ceza verselerdi. Onu sürecekler miydi yoksa görevden mi atacaklardı. Kocam iyi olduktan sonra yapsalardı. Ama bir iyileşmesini bekleseydiler sonra ne yapacaklarsa yine yapsalardı." dedi.
İddialarla ilgili görüşmek istediğimiz Şanlıurfa İl Müftülüğü ve Siverek İlçe Müftülüğü, ailenin iddialarını kabul etmeyerek, konu ile ilgili herhangi bir açıklama yapmayacaklarını belirttiler.