Ekim ayında ders ücreti 60 liradan 75 liraya yükseltilen ücretli öğretmenler, asgari ücretin ve açlık sınırının altında maaş alıyor. Ücretli öğretmenler aylık en fazla 120 saat derse girebiliyor ve bu da 9 bin liraya karşılık geliyor. Yaklaşık 76 bin ücretli öğretmen, yeni yılda 17 bin 2 liraya yükseltilen asgari ücretten 8 bin 2 lira, 14 bin 431 lira olan açlık sınırından 5 bin 431 lira az maaş alıyor. Anadolu’da çalışan bir ücretli öğretmen, “Haftanın her günü derse girsem de asgari ücretin altında maaş alıyorum. Ay sonunu ailemin yardımıyla ve kredi çekerek getirmeye çalışıyorum” dedi. Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, ücretli öğretmenlerin asgari ücretin çok altında çalıştığını hatırlatarak “Bu güvencesiz çalıştırma, bir emek sömürüsüdür ve eğitimin içeriğini, niteliğini düşürmektedir” ifadelerini kullandı.
Ücretli öğretmenler, enflasyonun sürekli arttığı bir ortamda hızla eriyen maaşlarıyla açlık sınırında geçimini sağlamaya çalışıyor. Ücretli öğretmenlerin ders saatlerine yapılan yüzde 25 zamla bir ders saatinin ücreti 75 lira oldu ve yeni yılla birlikte ücretli öğretmenlerin maaşı asgari ücretin neredeyse yarısına düştü.
Ders saati ücretinin 75 liraya yükseltileceği ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 15 Eylül’de Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni’nde duyuruldu. Zam duyurusunun yapıldığı 15 Eylül’de bir ücretli öğretmenin aldığı 9 bin lira maaş, yaklaşık 346 dolara tekabül ediyordu. Ekim ayının 15’inde doların yaklaşık 27 liraya yükselmesiyle bu miktar 333 dolara kadar indi. 15 Kasım’da dolar yaklaşık 29 liraya yükseldi ve ücretli öğretmenlerin maaşı 310 dolara düştü.
Ücretli öğretmenler açlık sınırının altında geçin(em)iyor
Eylül ayından itibaren enflasyon, açlık sınırı ve dolar artarken ücretli öğretmenlerin maaşı değer kaybediyor. Yeni yılda ücretli öğretmen maaşına yapılacak zam için ocak ayının enflasyon oranı beklenirken ücretli öğretmenler asgari ücretin neredeyse yarısı kadar maaşla geçinmeye çalışıyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde çalışan öğretmenler, barınma, ulaşım, yemek gibi ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Söz konusu şehirlerde ev kiraları aylık ortalama 20 bin lira ve bu miktar ücretli öğretmenin maaşının çok üzerinde. Barınma masraflarına ulaşım, faturalar ve mutfak giderleri eklendiğinde öğretmenlerin büyük kentlerde çalışması ve yaşaması imkânsız hale geldi. Özellikle büyük kentlerde çalışan öğretmenler, küçük kentlere gitmek için bir arayış içerisinde. Aldığı ücret ev kirasına bile yetmeyen öğretmenlerin bir kısmı geçimini sağlayabilmek için zaman zaman ek iş yapmak zorunda kalıyor.
“Ne kadar çalışırsam çalışayım asgari ücret bile alamıyorum”
Anadolu’nun bir kentinde çalışan bir ücretli öğretmen, ayda 120 derse giriyor ve kesinti yapılmazsa 9 bin lira maaş alıyor. Söz konusu öğretmen, tatillerde ücret alamadığını vurgulayarak “Ayda 120 saat derse de girsem maaşım asgari ücretin altında kalıyor. Aldığım maaş komik rakamlarda, en fazla 9 bin lira maaş alabiliyorum. Ne kadar çalışırsam çalışayım asgari ücret bile alamıyorum” dedi.
Öğretmen, ay sonunu getirebilmek için yemek, ulaşım gibi masraflarını kıstığını ve “Ailemin yardımları olmasa, kredi çekmesem ay sonunu getiremiyorum. Aldığım maaş kiramı ve faturalarımı zor karşılıyor. Daha ne kadar kısacağım, maaşımın bütün ay yetebilmesi için yememem lazım” diyerek ücretli bir öğretmenin geçimini sağlayamadığını ifade etti.
Eğitim-Sen: “Ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, güvenceli istihdam sağlanmalı”
Eğitim-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Ramazan Gürbüz, ücretli öğretmenlerin asgari ücretin çok altında kalan bir miktara çalıştığını ve bunun eğitimin kalitesini düşürdüğünü belirterek şunları söyledi:
“Öğretmen arkadaşlarımız girdikleri ders kadar ücret almakta ve bu miktar asgari ücretin yani en düşük ücretin altında kalıyor. Devlet kendi belirlediği asgari ücretin altında öğretmen çalıştırıyor. Bu güvencesiz çalıştırma, bir emek sömürüsüdür ve eğitimin içeriğini, niteliğini düşürmektedir. Sorunun çözümü için ücretli öğretmenlik uygulaması kaldırılmalı ve öğretmenlerin kadrolu, güvenceli istihdamı sağlanmalıdır.”
Metropolde geçimini sağlayamayan öğretmenler daha küçük şehirlere tayin istiyor
Eğitim emekçilerinin son dönemlerde ciddi boyutta yoksullaştığını söyleyen Gürbüz, öğretmenlerin açlık sınırına yakın ve yoksulluk sınırının altında çalıştığını belirtti. Gürbüz, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol kentlerde yaşamını sürdürmekte büyük zorluk yaşayan öğretmenlerin, daha küçük beldelere gitmeyi tercih ettiğini söyleyerek bunun sonuçlarını şöyle anlattı:
“İstanbul’da, Ankara’da ve tüm metropol kentlerde 20 bin-30 bin lira olan ev kiralarıyla birlikte elektrik, su, yakıt gibi masrafları da düşündüğümüz zaman neredeyse öğretmenlerin aldığı maaş barınma sorununa yetmemekte. Enerji fiyatlarındaki artışla birlikte ulaşım maaliyetleri astronomik fiyatlara çıkmış durumda. Bunun yanında gıda harcamaları iki üç katına çıktı. Bunun karşılığında kamu emekçileri çareyi daha küçük beldelere giderek oralarda çalışmayı tercih ediyor. Tek nedeni büyük kentlerde yaşayamama. Oysa bu kentlerde milyonlarca öğrenci var, milyonlarca yurttaş yaşıyor. Ne yazık ki burada çalışan öğretmenler gitmek zorunda kaldığı zaman eğitimin niteliği düşmekte.”
Öğretmen ihtiyacı istihdamla değil ucuz işgücüyle sağlanıyor
Ücretli öğretmenler, yönetmeliğe göre okullarda öğretmen sayısının yetersiz olduğu durumlarda çalışıyor. Türkiye’de yaklaşık 76 bin ücretli öğretmen olduğu belirtiliyor. Ücretli öğretmenler, yaz ve ara tatillerde, resmî tatillerde, hafta sonlarında, kar tatillerinde ve hastane raporu aldıkları günlerde ücret alamıyor. Öğretmenler sadece ders verdiği saatlerin ücretini alma hakkına sahip. Sigortaları da “yarım” yatırılıyor.