Türkiye’de yapılan darbe ve darbe girişimleri bu ülke insanının 50 yıllık zamanını heba etmişlerdir. Elli yılını çalmakla kalmamışlar, İnsanlarımızın kimini öldürmüşler kimini de ceza evlerine tıkmışlardı. Binlerce aileyi perişan etmişlerdi. İnsanları hayatından bezdirmişlerdi. Üreten beyinleri kaçırmışlar, Ülke birer batının tüketim pazarı haline getirmişlerdi. Üst aklında yerli taşeronlardan beklediği ve istediği de buydu.
Tüm bu darbeler neden yapılmıştır? Darbelerin amacı ve nedeni bellidir. Halka rağmen siyaset yaparak, iktidar olmak isteyen, ancak iktidara ulaşmak için halka hizmet ve güven vermekten ziyade paraşütle gelmek isteyen siyasetçilerle ve bu ülkenin gelişmesini istemeyen üst akıl dediğimiz dış güçlerle ortak bir noktada buluşarak darbeler yapmışlardır. Dış güçler her zaman Türkiye üreten bir ülke olmaktan ziyade tüketici bir ülke konumundan olmasını istemişlerdir. Bunu da başarmak için halka hizmet etmekten uzak kopyacı ve örgüt menfaati için ülkeyi bağımlı hale getirmekten utanmayan beceriksiz, ülkesini ve milletini kişisel menfaatlerine kurban edebilecek siyasi bir anlayışı siyasi bir zihniyeti bu milletin başını sürekli püskülü bela etmişlerdir. Bu zihniyet; Halka rağmen, halktan kopuk, algı operasyonlarla iktidara koşmaya çalışan bir siyasetçi profilini sergilenmiştir.
Geçmişte; bu koca milleti yedi düvelin pazarı haline getirmişlerdir. İnsanları dış ülkelere birer ırgat durumuna getirmişlerdir. Bunların özellikleri, milletin tarihine kültürüne, inancına saygısı olmayan bunlara sırt çeviren, birer jakoben özelliğine ve zihniyetine sahiptirler. Bankalar boşaltılırken insanların birikimlerin son kuruşuna kadar alan, bir zihniyetten, dün bu millet fayda görmediği gibi, bugünde; bu zihniyette olan siyasilerden bu millete fayda gelmez. İktidarın yolu; yerel yönetimleriyle halka hizmeti ve güveni verip, adaleti ayakta tutanlar ve milletin inancıyla kültürüyle diniyle uğraşmayan, bu millete hizmeti gaye olarak bilen siyasi bir anlayıştan geçer. Halk bu siyasi anlayışa iktidar kapılarını sürekli açık bırakmıştır.
Türkiye siyasi tarihinde sürekli jakoben siyasetçiler vardır, var olmaya da devam edeceklerdir. Bunlar halka fakirlik ve gözyaşlarından başka bir hizmeti olmamıştır. Bunlar kendine benzemeyen siyasetçilere düşman kesilmişler. Neden? Nedeni bir olayla anlatayım. Şanlıurfa’nın bir ilçesinde bir arkadaş tayınını bir kurumdan başka bir kuruma yapmıştı. Kendisiyle yapılan görüşmelerimizde, yeni kurumda rahatsız olduğunu ifade ediyordu. Dürüst bir kişiliği olduğu için kendisini seviyorduk. Onun için onun sıkıntısını kendi sıkıntımız gibi bilip rahatsız oluyorduk. Ona yardımcı olma babında sorunu öğrenmek istiyorduk. Kendisi şunu ifade etti. “Ben söylemek istemiyordum, mademki öğrenmek istiyorsun bu konuyu öğrenmek için ısrar edeceğinizi biliyorum, onun için bana söylemekten başka bir kapı bırakmadınız” diyerek anlatmaya başladı. “Daireye gelen insanların işini görüyoruz ve adamlar Allah razı olsun diye gidiyorlar, halk beni sevmeye başladı. Meğer benim servisimde daha önceki ve diğer servisteki arkadaşlar hizmet karşılığından halktan karşılık bekliyordu. Bende haramdır diye o işe yanaşmadığım gibi yapanları da sevmiyorumdur. Onlarda beni sevmiyorlardı. Kurulu bir düzenleri vardı, kurulu düzenini bozduğum için bana düşman kesilmişlerdir. Sürekli sorun çıkarıyorlardı.” Dedi bu otuz yıl önceki bir olaydır.
Bu hikâyeyi niye anlatım? Çünkü jakoben siyasetçinin işi; halka hizmetle, güvenle, adaletle değil de algı, kaos ve terör estirerek başa gelmektir. Halka hizmetle iktidara gidenleri, onlar tarafından sevilmeyen bir siyasi anlayıştır. Onun için bunların önlerini sürekli gayri resmi yollarla kesmeye çalışmışlar. Gerçek siyaset; ülkesine ve milletine aşık olan ve bu konuda her türlü fedakarlığı göze alan bir anlayışın temsilcileri demektir.
Allah Milletimize zeval vermesin jakoben siyasetçileri de ıslah etsin.
Mesut kulata 5 Yıl Önce
Allah'ım uzun ömürler versin
Aydın 5 Yıl Önce
Bazı insanlar vardir samimi ve dürüsttür ama gerçekten dürüsttür. Iste onlardan biri