Elazığ…
Yaşadığımız coğrafyanın deprem haritasına baktığımızda ülkemizin bütün bölgelerini saran kırmızılıklara rastlıyoruz. Yani depremin yaşanma riski yüksek.
Ege bölgesi ve çevrelerinde; (BAF) Batı Anadolu Fayı, Saroz körfezinden başlayarak Bingöl Karlıova’ya dek uzanarak kuzey bölgeleri saran KAF (Kuzey Anadolu Fayı), Doğu bölgelerinde ise DAF (Doğu Anadolu Fayı) yer almaktadır.
Bastığımız toprağın milyonlarca yıllık serüvenini aktarmayacağım. Ama illa bir zaman dilimi belirleyeceksek dede – torun üzerinden yaklaşalım. Nasıl ki bir evde dede çok fazla hareket etmiyorsa dünya üzerinde de dedeleşmiş bölgeler mevcut. Ve bu bölgelerde deprem olma riski düşüktür.
Peki, bir evde torun yerinde oturur mu? Cevabı hepimiz biliyoruz. İşte yaşadığımız coğrafya torundur, yani sürekli hareket halindedir.
Bu hareketliliğin sebebi Avrasya kıtasıdır. Yani Avrupa ve Rusya’nın içinde bulunduğu bölge Anadolu’ya doğru hareket edince, Anadolu da güneye doğru ilerliyor lakin güneyde bir dede mevcut; Arap levhası. Çok yaşlı bir bölge, asla hareket etmiyor.
Kuzeyden ilerleyen Avrasya ile güneyde dimdik duran Arap levhası arasında kalan Anadolu bölgesi sıkıştıkça sıkışıyor. Bu sıkışma sonucu yer sallanıyor ve bu gayet normal.
Deprem aslına bakarsanız çok basit bir doğa olayıdır. Ama insanoğlunun gözüne korkunç bir felaket olarak görünmektedir. Ama şunu asla unutmayın deprem öldürmez bilinçsizlik öldürür.
Deprem; yaşamımızın bir parçası olmasına rağmen deprem hakkında yeteri kadar bilgi sahibi değiliz.
Yapmamız gerekenleri AFAD resmi sitesinden öğrenebilirsiniz.
Ben de sizlere yapmamamız gerekenleri aktarmak isterim.
Depremden önce;
Aman burada olmaz ve bana bir şey olmaz demeyin. Doğal afet bu her yerde olur ve herkesi etkiler.
Ben korkmam demeyin, bunun cesaretle alakası yok, önleminizi alın. Ölmeden beş dakika önce sözlerine sizinkilerde eklenmesin.
Deprem çantasına düdük koymasak da olur demeyin, düdük hayatınızı kurtarabilir belki de. Eksiksiz tamamlayın çantanızı. Eğer evde çocuk varsa çocuk aktivite çantanızın da olması lazım.
Deprem sırasında;
Sağa sola koşuşturmayın. Çökün, kapanın ve tutunun, mümkünse kolonun yanında ya da sağlam bir mobilyanın yanında yapın bunu.
Deprem story’si atmaya çalışmayın, bu attığınız son stroy olmadıkça popüler listeye düşmeyecektir.
Merdivenleri kullanmayın, asansörden uzak durun. Bağırıp çağırıp ortamı germeyin.
Depremden sonra;
Depremden çok uzakta olan sevgililerinizi arayıp ‘’ilk seni düşündüm aşkım’’ havalarına bulaşmayın. Deprem sırasında göçük altında kalan insanların son ışıklarını da söndürmüş olabilirsiniz. Biliyorsunuz ki bir kadını AFAD telefonda görüşerek kurtardı.
Apartman önlerindeki girişlere doluşup her an koşmaya hazır atletler gibi beklemeyin. Deprem anında yıkılan binanın enkazları yüzlerce metre uzağa kadar fırlayabiliyor.
Arabalarınıza atlayıp deli danalar gibi şehirde tur atarak trafiği boğmayın. İtfaiye ve ambulansın belirlediği acil durum yollarını işgal ederek rahat çalışmasını engelleyebilirsiniz.
Herhangi bir eğitim almadan göçen binalara dalmayın. Yaşayan insanları da öldürüyor olabilirsiniz. Bırakın bunu AFAD gibi eğitimli gönüllüler yapsın. İlla yardım etmek istiyorsanız üye olun eğitim alın sonra bilinçli bir yardımsever olarak bir taşın ucundan da siz tutun.
Meraklı gözlerinizi o enkazlardan uzak tutun. Kalabalık her zaman problemdir. Açın telefonunuzdan AFAD toplanma merkezlerine bakın. En yakın olanını bulup orada bekleyin.
Yıkılan evlerin fotoğraflarını dahi paylaşmayın. Çocuğu o şehirde okuyan aileleri de düşünün empati kurun. Ayrıca ailesini bırakıp uzak memleketlerde okurken kendi evinin yıkılmış halini gören öğrencinin o an yaşayacaklarını da düşünün.
Bir şeyler paylaşmak gerekiyorsa AFAD toplanma merkezlerini paylaşın mesela. Kızılay yemek dağıtım merkezlerini paylaşın. Ekmeğinizi, aşınızı, evlerinizi paylaşın ama sizi popüler yapacak reklamlarınızı başka krizlere saklayın.
Sosyal medyada yayılan saçma sapan ırkçı paylaşımlara cevap dahi vermeyin. Onların ekmeklerine yağ sürmeyin. Ciddiye alınmazlarsa bu davranışlarından vazgeçeceklerdir.
Son olarak DASK’ın 2000’li yıllardan beri topladığı yeni bir Elazığ inşa edilebilecek paraları da sormayın. O paraların akıbetini 20 yıldır kimse bilmiyor çünkü…
Ben bu acıyı yakından tanıyorum 99’da Yalova’daydım. Murat İnce’nin ‘’Mavi Futbol Şortu’’ röportajı o depremde yaşanan acıları iyi aktarmış, onu da bir okuyun derim.
Hepimiz enkazda kalorifer suyu içerek hayatta kalan ve 17 gün sonra kurtarılan kadın kadar şanslı olamayabiliriz.